PERŞEMBE YAZILARI- M.KARLUK
Yoğun gündemli, alınganlıklarla süslenmiş bir haftayı geride bıraktık. İşte birkaç tanesi;
1- KAMİL KUMANLIOĞLU ZİYARETİ Konusu: "Başlık rengi konusunda Erkan dan esinlendim)
Öncelikle yeni görevinde tekrar başarılar diliyoruz okuldaşımıza. Ciddi bir ziyaret olacağı için bizleri temsil eden arkadaşlarımızın arasında olamadık. Ancak görülüyor ki giden büyüklerimiz ve KARLİS liler mükemmel temsil etmişler. Katılan hekimlerin arasında artık mutlaka bir beyin cerrahı da (Üroloji Müt.) olmalı. Olmalı ki ben de katılabileyim.
Çekilen fotoğraflardan birkaç tanesini ve bende kalan izlenimleri aşağıya ekledim.
- Levent tabağı, bardağı boşaltmış sempatik tavırlarla izliyor olan biteni.
- Erkan avucunda ne sakladığını kendisi açıklasın.
- Yücel Hocam Tanrının verdiği nimetlere teşekkür edip, duasını yapıyor.
2- İZMİRLİ DEDİNMİ; SADECE ve SADECE ZEYBEK OYNARKEN DİZ ÇÖKER:
Tuttum abi, bu sözü çok tuttum. BALBAY a ait bir deyiş. Miting için bir nick name sanki.
Güneşli neffis bir hava, saat 12:00 cıvarı benim yük ve eşya taşımaya uygun aracımla Ahmet, Barbaros, Uğur, Ben ve kızım Zeynep İzmire doğru yola koyulduk. Karşıyaka iskelesinin önünde Vehbi ile Tunç Abi yi gördük, "Gelin hadi" dedik, vapuru tercih ettiler. İskele önü cıvıl cıvıl. Arabayı Bornova sokağında bırakıp, sağlı sollu meyhane, bar, gece kulübü sıralanan sokaktan sahile çıktık. Yine birahane, restoran, kafe dolu sahilden yürüyerek Gündoğdu meydanına geldik. Orada da İsfendiyar YILDIZ Hocamız bizleri çiçeklerle karşıladı. Recai ile de görüşebildik ama Ender ve Kenanı bir türlü göremedik. Enderi sahildeki palmiyeleri sökerken görenler varmış.
Sahnede Tolga ÇANDAR,"Uğur, Onur Kumbaracı zannetmiş" coşku muhteşem. Balbay ın mesajıydı, Kılıçdaroğlu nun konuşmasıydı, İzmir Marşıydı derken 2,5 saat ayakta kalmışız. Birdee ben arasıra kızım Zeynep i omuzuma alıyorum coşkuyu görmesi için. Bir ara yine alayım omuzuma dedim, olmuyor beceremiyorum. Meğer fırsat bu fırsat deyip Barbaros gelmiş önüme ve açmış bacaklarını omuz istiyor.
Neyse 3 saate yakın bir süre ayakta kaldıktan sonra bırakın Zeybekle diz çökmeyi ayakta zor durmaya başladık.Hepimizde, boyun, bel, sırt, diz ve ayaklarımızda ağrılar başladı. Ben, "Nereye gidiyoruz şimdi?" diye sorunca Herkesten "Kamil Kumanlıoğlu na" cevabı geldi. Miting bitti, "Yaa, arkadaşlar hani en son Ecevit çıkacaktı kürsüye. Beklesek ya!" diyen Uğur u nöroloji, kalanları da ortopedi bölümüne göstermek üzere Sevgili Dekanımızı tebrike gidecektik ki, Barbaros, "Abi yaa, sabah gazetenin ekinden öğrendim, bugün Pazarmış, bulamayız şimdi Üniversitede Kamil Beyi" dedi. Böylece benim yük ve eşya taşımaya mahsus arabaya bir kişi daha artarak binip Karşıyaka mıza döndük.
3- Akçora Gömlekleri ve Şube Anıları Yazışmaları Konusu:
Geçtiğimiz 3 haftadır gurubumuza Pınar ATİK, Levent ÇANAKKALELİOĞLU ve Fırat TUNA damgalarını vurdular. Öncelikle Akçora Gömleklerinin Motor Gömleği olduğunu ve Orhan BORAN ın rahmetli olduğunu Sevgili Başkanımız Erkan ATİK açıkladı. Bütün bildiklerim altüst oldu. Yine Erkanın yazısından anladığım kadarıyla hayatta olan Meşhedi ye uzun ömürler dilerim.
Ardından, Şube deki Gaz odaları, fırın ve sabun imalathanesi olarak kullanılan gizli bölümler sergilendi eski öğrenciler tarafından. Zaten sanırım 80 sonrası Diyarbakır Cezaevi de Şubeden esinlenerek hayata geçirilmişti.. Führer ve yardımcıları tarihin tozlu yaprakları arasında daha fazla gizli kalamazdı. Değişik arkadaşlardan anıları okuduk. "I survived ŞUBE" cümlesini okuyunca Orta ve Lise yaşamımın 6 yılını Karşıyaka Lisesine verdiğim için şükrettim. Bu arada olan bizim Tayfun ÇAĞLAYAN a oldu. Sonunda "Yaa, bi daha size bu tip şakalar yaparsam, .....olsun "dedi. Herşeyi anladım Tayfun cum da, o nokta noktalı bölüm her anlama çekilebilir, en kısa zamanda basın bildirisi ile aydınlat durumu.
Bu arada Uğur SÖZEN, bir "Son Dakika" mesajı göndermiş. "Mustafacım yaa, ben de karşıyaka Lisesinin orta kısmından mezun olduktan sonra gidip kaydımı Şube ye yaptırmıştım. Sonra orada yapamıyacağımı meşhur Türkan Hoca bana hal dilince anlatınca tekrar KELe dönmüştüm" diye.
4- KERAMET BENDEYMİŞ: "Başlık rengini Ersin den esinlendim"
Hani Ersin Hocam sık sık, "Ulan şimdi Karşıyaka maçına gelecem, maazallah yenilecek. Benden bileceksiniz, bir de adım uğursuza çıkacak." deyip durur ya. Hahh işte artık hiç kuşkuya kapılmasın, Keramet bendeymiş. Bu yıl, İzmirdeki tüm maçlarına gittim Karşıyaka nın, Pazartesi günü gitmedim bir tek. Ne oldu biliyormusunuz? İzmir deki ilk galibiyeti aldık bu sene. Yani işin sırrı Ersinde değil bendeymiş.
Bende merak ediyordum, "Geçenlerde, merdivenin üzerinde tamirat yapan TEDAŞ görevlisinin yanından geçerken "Kolay Gelsin" dedikten birkaç saniye sonra niye aşağı yuvarlandığını. Döndüm, adam yalvaran gözlerle"Abi, ne olur başka birşey deme, şimdi birde elektrik çarpmasın" demişti bana. Sebebini şimdi çözdüm.
Bu arada, kendisine iyi şans dilememi isteyen arkadaşlar lütfen sıraya geçsinler.
5- DEM AKADEMİSİ mi? Ooofff Ooooofffff offff:
Öncelikle gelmeyen arkadaşlara teşekkür ederek başlamak istiyorum. He sığamıyacaktık, hem de Feyzullah ın özenle seçtiği cübbeler ve kepler yetmeyecekti. Üstelik Sevgili Rektörümüz gelenlere pek söz bırakmayacaktı. İyi oldu böyle 20 kişilik herkesin konuşup, kimsenin diğerini dinlemediği bir gurupla çok güzel eğlendik.
Tüm öğretim üyeleri Metin CEYHAN Anfisini hınca hınç doldurmuştu. Sebep: Tabii ki üstad MTN. CYHN. Hocanın katılacak olması. Hele hele sokağın köşesinde görüldüğü an izdihamı görecektiniz. " , Alemin Kralı geliyoorr, geliyoor, geliyoor," sesleri ve KAF SİN KAF tezahüratları arasında karşılanışı bana lise yıllarında Rahmetli Vassaf Hocayı bahçede karşılayışımızı anımsattı.
Metin Hoca, herkes sustuktan sonra söze başladı" Efendilerr!" salonda tıs yok. "Hepinizde amma ib....mişsiniz ulan". Valla Hoca hiçbirimizi kırmadı. Hele bir ara sınıf arkadaşım uzun Ertan, Barbaros ve Ahmet KARLUK tarafından sevgi çemberine alınınca hiç kıramadı ricaları. Bu arada Ekber GÖÇER eğilip bana "Eyvahhh Karluk, bu gece hiç bitmez böyle yaa" dedi. Hocamızın hoşgörüsüne çok teşekkür ediyoruz.
Tam bir bildik, tanıdık Karşıyaka Liseli Kültürünün egemen olduğu bir gece yaşandı."Anladin onu sen" Yalnız hakikaten Nuri SAKAL da olmalıydı orada.
DEM Akademisi Toplantısı inanın bana abartmıyorum tam bir demokrasi şöleni havasında geçiyor. Her türlü fikre açık, hatta Ersin DOĞER bile söylese. İçimizdeki en kültürlü insan hani yiğidi öldür hakkını yeme demişler ya, aynen öyle: Ersin DOĞER Hoca. Ağzını"Hamının Anına" diye açıyor, sanıyorsunuz oradaki nezih topluluğa(??) bir saygısızlık yapacak. Hemen açıklıyor, herkes rahatlıyor. "Pezevenk" diye başlıyor. Haydaaa bu da ne diyoruz. Meğer iyi birşeymiş. Bizler gene rahatlıyoruz. Sanırım Pazar Musahabesinde açıklar bunları sizler için de. Ersin i bu hafta övmek istiyorum. Bir kere "oku-boku" herşeyi biliyor. Ayrıca dili çok yalın, düşünsenize anlattıklarını bizim Uğur SÖZEN bile birkaç dakika içinde anlıyabiliyor.
Ersin i kaç kere şapa otutmak istedim, öyle bilgili ki hiçbirinde başaramadım. Şimdi "ŞAP" dedim ya kalkar bu hafta sonu bize 8 - 10 sayfa ŞAP ı anlatır musahabede. Her fani gibi, bildiğiniz büyük saplantıları olsa da Ersin i çok ama çok seviyoruz.
DEM ile ilgili yazılsa roman olur. Resimleri lütfen iyi inceleyin.
Çok Önemli Reyhan BAYBURT Hocamıza gidelim, guruplar olarak, ayrıca oğlunun guruba gönderdiği telefon numarasını arayıp geçmiş olsun diyelim. Çok memnun oluyormuş.
Hepinize iyi haftalar...
İmza: Kademli Mustafa
GRUBUMUZUN SOSYETE DEDİKODU YAZARI SEVGİLİ KARDEŞİM MUSTAFA DÜDELEK PARDON KARLUK KARDEŞİMİN YAZISINA CEVAP HAKKIMI SAKLI TUTUYORUM SAAT 17.00 DE BİLGİSAYAR EĞİTİMİNE KATILACAĞIM İÇİN VAKTİM YOK.KENDİSİ BİLGİSAYAR KONUSUN DA DEHA OLDUĞU İÇİN VE ÇOCUKLARININ SÜT VAKTİ GELDİĞİNDEN EĞİTİM ÇALIŞMALARINA VAKİT AYIRAMAZ. KİM OLDUĞUMU FAZLA DÜŞÜNÜP BEYNİNİ ZORLAMA BEN SENİN KADİM DOSTUN UĞUR SÖZENİM.HANİ ÇOCUKLUK ARKADAŞIN VAR YA O İŞTE BEN.YİNE HATIRLIYAMADIYSAN YAZINI BİR DAHA OKU BELKİ O ZAMAN HATIRLARSIN KİM OLDUĞUMU. SEVGİLER…
ALPER KAYA ve Minik Eki "PERŞEMBE YAZISI"
Eski Perşembe yazılarıma bakarsanız, hep benzer cümlelerle başlamış. İşte, geçtiğimiz hafta gündem yine yoğundu, bir dizi olay yaşandı türünden. Hepsi birbirine benzerdi girizgahlarımın.
Amma, son geçtiğimiz Cuma "09 Aralık 2011", öylesine geçtiki hani "Lümüne" tadında.
1- ALPER KAYA:
Bana 08 Aralık 2011 de sorsalardı,
"Dünyanın en Güçlü İnsanı Kim?", Obama.
"Şu anda Dünyada en Güzel Kadın Kim?", Penelope Cruz, Angelina Jolie, Jennifer Aniston vs..
"En zengini Kim?" Bill Gates.
"En iyi futbolcu?" Tabii ki uzaylı Messi"
Peki, Sen Mustafa Karluk olarak, dileğin yerine gelecek deseler, hangisi ile 4 saate yakın birlikte olmak istersin?
Yeminle söylüyorum ki, 9 Aralık tan önce yukarıdaki kategorilerden birine göre seçmekte zorlanabilirdim. Ammaa, öyle özel bir insanı tanıdım ki Cuma günü, ömür boyu Cuma ya gitseydim bu kadar mutlu hissetmezdim kendimi. Aslında çok şüphem var. Acaba bir insanla mı tanıştım yoksa bir uzaylı ile mi? Emin değilim. Bir insan bu kadar etkileyici, bu kadar dirençli, bu kadar başarılı, hoşgörülü olamaz bence. Gözlerinin içi nasıl bu kadar derin anlamlar taşıyarak bakar?
Boyun hareketi ile çalışan microsoft tarafından lisans verilen bir yazılımın da mimarı aynı zamanda. Türkiyeyi aşmış, dünyanın her yerinde bu hastalığa yakalananların adeta umut kaynağı. Konuya hem hasta hem doktor olarak bakabiliyor. "Süpperrr lüks bir yaşam sürüyor" diğer ALS lilere göre. Bu ifade yeminle kendisine ait. Süpperr lüks yaşamı fotoğraflardan görüyorsunuz.
KARLİS li arkadaşlarım sizden rica ediyorum. Lütfen" ALS ile YAŞAMAK" yazın Google a girin siteye. Zaten Alper KAYA nın sitesi bu. Hastalığı öğrenin. Acil Durumda yazan kısmı tıklayın ve nooolur okuyun. Alper doktora da hastaya da yol gösteriyor. Ayrı ayrı tıklayın kutucukları. Sıkılmayacaksınız, yaşayacaksınız Alper in yaşadıklarını ve yaşattıklarını.
Sohbetimiz 4 saate yakın sürdü. Hayatınızda izlediğiniz en güzel filmin yada tiyatronun bile etkisinin süresi belirli oluyor. Alper resmen beynimde bir kutu daha açtı. Tıkladıkça yaşayacağım. Bence KARLİS in her ziyaretini ayrı bir önemi var. Hiçbirini küçümseyemem, ama ben, en önemlisine imza attım. Teşekkürler Erkan, hem ziyaret için hem de gözlerinin içi gülen Şirini de tanıma fırsatını bulduğum için. Teşekkürler Erol KAYA Hocam dünyaya Alperi kazandırdığın için. Teşekkürler Elçin Hanım mücadeleniz için.
"Kaybederken kazanma sanatını bize tanıştıran ALPER, en büyük teşekkür sana"
-- ALPER KAYA ziyareti ile ERSİN DOĞER e karşı 2 - 0 üstünlük sağladım.
Ezeli rakibim, ebedi dostum Ersin DOĞER i geçtiğimiz Cuma günü bitirdim arkadaşlar. Nasıl mı? Önce Alper i ziyarete giderek daha maçın başında bir gol attım. Amaaa ikinci gol muhteşemdi. Alper KAYA akıllara ziyan bir program yapmış. Alnına yapıştırdığı minicik bir reflektörle bilgisayarına tanıttığı 180 bin kelimeyi seçmek için ilk harfe yöneltiyor reflektörü, o harfle başlayan daha önce tanıtılmış sözcükler çıkıyor. Ben, hani kompleksliyim ya, "Alpercim, Mustafa Karluk varmı bi bakalım" dedim. Gitti "M" ye M ile başlayan sözcükler arasında Mustafa çıktı. Program çıkan bir sözcükten sonra ikinci söcüğü de otomatik hatırlayıp seçenekleri kutucuklarda çıkarıyor. Kutucuklardan birinde "Karluk" çıkmasınmı!!! Oooohhh, ooohh, al sana ikinci gol Ersin. Fetbaz lık parayla değilki, acaba "E harfini sorayım mı?" diye aklımdan geçmedi değil.Fakat hemen, Teşekkürler Alpercim dedim, "başka gereksiz isimlerle yormayayım seni" diye de ekledim.
-- "PAZAR MUSAHABESİ" ni Gelecek Pazar Okudum.
Arkadaşlar yaa, şu bizim KARLİS teki akademisyenler nedense hep cut - copy yöntemini uyguluyorlar. Metin Ceyhan Hocam Yakamozcu. Nasıl sa Yakamoz gurubuna gelen her maili bize de gönderiyor diye Yakamoz a üye olmadım.
Ersin Hocam da Mikhael Dukas ın şap konusundaki çevirisini Arkeoloji ve Sanat Dergisinden aynen göndermiş. Beni şapa oturttu diye kına arayanlar vardır şimdi. Hahhh, işte önümüzdeki Pazar ın konusu çıktı. Sevgili Hocam, senden Kına nedir? Nerelere yakılması sevaptır? İyi si nereden tedarik edilir? gibi konularda bizleri aydınlatırsan seviniriz.
-- AŞURE GÜNÜMÜZ ve REYHAN HANIM ı ZİYARETİMİZ:
Karşıyaka Lisesi nin bu yıl ilk olarak düzenlediği Aşure Gününde yine birlikte olduk. Aşureleri indirdik midelere. Emeği geçenlere ve Okul Müdürümüz Salim Bey e bir kez daha teşekkür ediyoruz. Her ne kadar Uğur, "Biraz nişasta katılsaydı daha güzel olurdu" yorumunu yapsa da, önümüzdeki dönemlerde "Supangle Günü", "Tel Kadayıf Günü" gibi günlere de açık olduğumuzu belirtmekte yarar görüyorum. Zaten Nesrin ATİK te bizlere "Şambali Günü" sözü verdi. Bu arada okula dikilebilecek ağaçlar konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Okul bahçemizin hemen arka tarafında Reyhan Hanım ın evi varmış. Vehbi, telefonla Hocamızın evde olduğunu öğrenince 10 civarında arkadaş zili çaldık. Kapıyı Reyhan Hanım a çok benzeyen 45 li yaşlardaki kızı Raika Hanım açtı. Uğur hemen, "Vaayy, Hocam hiç değişmemişsiniz" deyip, Raika Hanımın elini öpüp, alnına koymaz mı!". İçeride Hocamızın elini öpüp dizildik karşısına ve yanına. Çok mutlu oldu. Recai Acar ı hatırlamakta zorluk çekince, Recai kendisini "Hocam. ben, Müzik değil Resim i seçmiştim ama CHP nin Karşıyaka Lisesi Temsilcisi idim. Oradan hatırlıyabilirsiniz." diyerek açıklık getirdi duruma. Bu arada Reyhan Hanım benim karizmayı fena çizdi. "Yaa, Mustafacım, rahmetli Baban benden senin için Çubi ile konuşmamı istemişti, ben de konuşmuştum" deyince kahkaha koptu tabiiki. Ben de bunca senedir sınıfta İngilizceden tek 5 alıp geçen kişi olarak hava atmaktan orada vazgeçtim. Gülen arkadaşlara teessüflerimi sunarım. Ya şimdi kalkıp ta bu konuyu KARLİS içinde gündeme getiren fırsat düşkünleri olursa???
Reyhan Hocamızı en kısa zamanda dinç ve sağlıklı görmek dileğiyle....
Sevgiyle kalın...
İmza: Çubi den torpilli Mustafa
15.12.2011
Yazı Perşembeleri Yazılır ve Okunur. Pazarları Gözlerinizi yormayın.
1- DOLABELLA KONUSU:
Bu haftaya geçtiğimiz Pazar ın en önemli konusu olan İzmir düşmanı DOLABELLA ile başlayayım diyorum. Hani Sevgili Ersin in 5. maddesinde adı geçen İtalyan. Bu tarihi yazıyı gözümü kırpmadan okudum. En sonuna yazmış yazar; "Biz bazıları gibi İşkembe-i kübra'dan atmayız. Bakınız : Valerius Maximus, Factorum VIII 1, amb.2; Aullus Gellius, Noctes Atticae XII 7, 1-8; Ammianus Marcellinus, Res Gestae XXIX 2, 19"
Arkadaşlar, Ersin in yazısının sonunda gösterdiği kaynak zaten her dem elimin altında olduğu için kontrol ettim.... Evett, hepsi doğru.
2- "KARLİS KÜÇÜK BİR TÜRKİYE MOZAYİĞİ dir" KONUSU:
Geçen hafta yaptığımız Alper KAYA ziyaretinde söz döndü dolaştı KARLİS e geldi. Şirin dedi ki" Erkan Bey, kurulduğundan bu yana KARLİS teki uyuma hayranım. Hiç tartışma yada kırma, kırılma olamdı. Herkes anlayışlı, herkes hoşgörülü. Nasıl oluyor bu acaba?" Usta gazeteci Yörük ün sorduğu soruya, Erkan ın verdiği cevap çok hoşuma gitti ve ben de bir çağrışım yaptı. "Şirinciğim, KARLİS Küçük bir Türkiye Mozayiği dir. Türkiye de ne tip insanlar yaşıyorsa bizim gurupta da aynen öyle işte. "
Sevgili Erkan, KARLİS Mozaiği nin %50 si ile %25 ini oluşturanları size tanıtayım dedim. Geriye kalan %25 te kendisini tanıtsın artık.
Dikkat edin bakın Karlis te bir arkadaş var. "Mağdurum" edebiyatı ile guruptaki oyların %50 sini götürüyor. Ben ise halktan yana duruşumla anca %25 i bulabiliyorum. Adamın adı ErDoğer, kendisinden başka lider tanımıyor. ı Yazılarının sonuna "İster okuyun, ister okumayı, bana ne!"diye tweet koyuyor. Emeklileri, Karşıyakalıları, Türkleri hor görüyor. Devletin kaynaklarını kullanıyor. "Yazılarında kullandığı kaynaklar hep devletin kitaplığından". Tarihimiz adı altında yok Antik Çağmış, yok eski Göztepe çağıymış diyerek bir tür gericililk yapıyor."Ama oyları da götürüyor. Neden? Çünkü çok iyi hatip sevgili ErDoğer.
Bir de bendeniz Karlukdaroğlu nu düşünün. Halkımı uyandırmak için Perşembe yazılarımı yazıyorum. Emekliyim, Karşıyakalıyım, hatta Kaf Sin Kaf ın şampiyonluğunu hedef olarak gösterebilecek kadar ilericiyim.Ama oylar belli. Ben ki gençlik yıllarımı "Bütün Dünya Proleterleri Birleşin" sloganları ile geçirmiş bir enternasyonalist iken, ErDoğer sayesinde Ulusalcı oldum çıktım. Nerede miting var, elde bayrak oradayız. Ne diyelim gün gelecek değerli hukukçumuz Necat KUYMULU Abimiz yargılayacaktır kendisini.
3- UĞUR SÖZEN İNCİLERİ "Bölüm 78"
Uğur, benim çok yakın arkadaşım. Son olarak Karşıyaka Spor Kulübünün 100. yıl organizasyonunda aynı masadaydık."Ersincim, bu bedava bir emekli yemeği değildi". Uğur, çok şık giyinmişti. "Bakın arkadaşlar, üzerimdeki giysi 100 yıllık bir Çınarı simgeliyor" diye konuşurken yanına bizim Barbaros geldi. Bilmeyenler için Barbaros un 2.07 boyunda kendi halinde bir genç olduğunu belirteyim. Uğur Barbaros u görünce"Şeyy yani 100 yıllık Nar Ağacı demek istemiştim" diye düzeltti.
Necat Abi gecede masamızın yıldızı idi. "23 yıllık emeğim var benim KSK ye, Atatürk kulübü ziyaretinde defterime yazı yazmıştı, Basketbol oynarken çok iyi top çalardım" diye anlatırken Uğur saygılı bir şekilde, "Necat Abi, satın alacak paranız yokmuy du o yıllar? diye soruverdi işte.
Uğur a son Akhisar Belediye derbisine gidip gitmediğini ve takımın durumunu sordum bir ara. "Valla takım çok iyiydi, Juriçeviç le Ali Çoban da oynamadı ama, mücadele iyiydi" dedi.
4- KERAMET BENDEYMİŞ BU KESİN
Son olarak K.S.K. mizin Akhisar Belediye maçına, "Fransa da Ermenilere 1915 te katliam yapılmamıştır, demek suçtur" konulu yasa tasarısı ile ilgili lobi çalışmalarım nedeniyle gitmedim. Ben gitmedim, takım yine kazandı. Demek ki asıl kademsizlik bendeymiş. Ersinde değil. (Haydaa yukarısını neden Sarı-Kırmızı yazdım ki şimdi durup dururken. Şimdi Pazar yazarı art niyet arayabilir.)
Sırası gelmişken sizlerle bir anımı paylaşmak isterim. Bir Pazar günü mutfakta yemek yapan eşimin yanına gittim ve yardıma ihtiyacının olup olmadığını sordum."Yok, teşekkürler, yetiştirmem lazım yemekleri " yanıtını verdi. Gerçekten de ocağın 4 bölümüde yanıyordu. "Valla, helal olsun bu tüp iyi gitti" diye ekleyip, salona geçiyordum kiii, bir çığlık geldi mutfaktan. "Aman Allahım, olamaz bu kadar" diye bağırıyor eşim. "Tüp bitti yaa Mustafacım, şartmıydı öyle söylemen...."
Daaa da gelmem Alsancak a. O zaman şampiyon oluruz belki.
5- 100. YIL GECEMİZ Konusu"Diğer adıyla Engin Altan Düzyatan Gecemiz"
Türkiye mizde 100. yılına ulaşan kaç kurum var ki? Kaç spor Kulübü var ki ? Bilmeyenler bilsinler biri de Lisesinden mezun olduğunuz Karşıyakamız. Gururlanmayacağız da ne yapacağız ? Bilmemek ayıp değil ama Kulübümüzün kuruluşunun arkasındaki felsefeyi ve nedeni öğrenmemek ayıptır. Kurucumuz Zühtü IŞIL ı ve arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz.
19 Aralık gecesi Altın Balıktaki kutlama yemeğindeydik. İyi düşünmüşler, çok pahalı yapmamışlar. Böylece çeşitli kesimlerden katılanlar oldu. İnanın yemekte ne olduğuna dikkat bile etmedim. Eğlendik, bol bol KAF KAF çektik.
Masamızda Necat Abi, Tunç Abi ve eşleri ile Kenan Kader, Uğur Sözen, Ben, eşim, Vehbi Moğol vardı.
Bütün iyi niyet duygularımla katıldım geceye. Kararlı olarak herkese pozitif davranayım dedim kendi kendime. Her sarılıp öpüştüğüme de ayrı ayrı cümleler kuracağıma "Valla helal olsun hiç değişmemişsin" cümlesini söylemeye kararlıydım. Sırayla, Necat KUYMULU Abimizle, Sancar MARUFLU ile, Hasan DAR ile, Ahmet KARLUK ile öpüşüp o pozitif cümleyi söyledim. Gel gör ki ben pozitif oldukça aldığım yanıtların hepsi aynı oldu."Haasss....r ulan, dalgamı geçiyorsun?" Şimdi söylermisiniz, ben nasıl pozitif olayım bundan sonraki yaşamımda. Sağolsun bir tek Altan Düzyatan beni gülümseyerek saygıyla karşıladı.
6- ŞUBE ANILARI 275. Bölüm ve Tayfun ÇAĞLAYAN:
Az önce Alsancakta,Sevgili Başhekimimiz Tayfun ÇAĞLAYAN a rastladım. "Nerden böyle yaa?" diye sorunca, "Şubeden geliyorum Abi yaa, bak bunları aldım" dedi. Elinde süper hediye paketleri var. Tamam dedim Şube anıları devam ediyor. Meğerse, Tayfun, Tekin Acar ın Alsancak şubesinden geliyormuş. Ben de şube deyince, bizim şube sanmıştım. Samimiyiz ya, hediye paketlerinden birine umutla el koydum.Güldü çocuk "Sen bilirsin" dedi. Hemen ofise gidince açtım paketi, Hoppalaa, siyah külotlu kadın çorabı. Telefon ettim Tayfuna. "Abi, ben onları bizim hemşirelere almıştım, yılbaşı armağanı olarak, sana da birşey diyemedim valla." dedi. Hemen tayfuna gittim paketi geri vermek üzere. Keşke kapıyı çalarak girseydim. Tam da Tayfun, hediyenin birini veriyordu da.
Not: Tekin ACAR ı bilmeyenlere yazıklar olsun.
7- VEFA ZİYARETİ TEKLİFİ:
Arkadaşların, Erkan ın önderliğinde vefa ziyaretleri sürüyor. Hatta, hukuki bir sorun çıkmasın diye Erkan gidecek olanlar için önce Notere gidiyor ve "karlis i temsilen değil, kişisel olarak gidiyorum" diye imza alıyor. Bu arada, benim önerim Ersin DOĞER ede ziyarete gidelim. Fakat mümkünse bu ziyaret aramızda kalsın. Gizli olsun. ErDoğer in haberi olmasın. Bunun iki nedeni var; Birincisi haberli gidersek ErDoğer orada bulunmayacaktır. İkincisi kendisini orada zor durumda bırakacak sayıda olamıyabiliriz. Düşünsenize 200 kişi ile kapısına dayanmışız arkadaşımızın kapısına ve zorunlu emekli olmasını sağlayarak sınıf değiştirmesini sağlamışız..
İmza: %25 KARLUKTAROĞLU "Fırat TUNA ya Sevgilerimle" 22.12.2011
PERŞEMBE YAZISI- M.Karluk-29.12.2011
1- 22 ARALIK EN ............GÜN KONUSU:
Geçen hafta 22 Aralık mutlu gün mü, uğursuz gün mü? tartışması ile başladı.
Arkadaşlar, siz hiç MAYA Takviminin gösterdiği tarihe baktınız mı? 21 Aralık 2012. Evet, dünyanın son günü olarak hesaplanmış. Bu durumda nasıl olur da 22 Aralık tarihi, yani dünyanın son gününden bir gün sonrası mutlu bir tarih olarak ilan edilebilir. Erkan Kardeşimin bu yazıyı hangi ironi içersinde yazdığını anlamak isterdim. Dünyada yaşam sona eriyor ve 22 Aralık "En Mutlu Gün" oluyor. Metin Hocam ben de geçmiş değilde gelecekteki bir 22 Aralık yorumu yapayım dedim. Ne dersin?.
2- FRANSIZ MALLARINI BOYKOT EDELİM,
Senmisin tasarıyı meclisinden geçiren. Çıkardım evdeki TEFAL yazan tavaları hepsinin adını CEM olarak değiştirdim. Gurubumuzdaki yurtsever Cem YURTSEV e ithafen. LACOSTE larım vardı giyim eşyası olarak. Onların da etiketlerini Erkan a ithaf olsun diye AKÇORA yaptım. Arabamdaki RENAULT yazısını Analarına ithaf olsun diye ANADOL olarak değiştirecem, değiştirecem de bir türlü ANADOL amblemi ve yazısı bulamıyorum. Belki Serdar GÖV yardımcı olur bana. Carrefour a girerken artık Praktiker yazılı kapıdan giriyorum mesela. Sıra sizlerde arkadaşlar, neler yaptığınızı yazında öğrenelim.
3- ADEM le geliyor, ADEM le Gidiyoruz.
Okuduğum tüm dini eserler "Metin Hocam, bakın Eser diyorum, kitap demiyorum" hepimizin başlangıcının ADEM olduğunu söylüyor. "Uğur için şüphelerim var". Yani Adem le geldik. Annemi, Dayımı, Mehmet Akayı, Büyük kadeş Ekmekçibaşını, Sait Gürsoy un Babasını, Yücel Çağatay ın annesini ve daha binlerce kişi Adem ile Beşikçioğlu Camii nden gönderdik. Kimbilir daha kimleri yolcu edecek Adem Hoca. Sağolsun Hoca caminin açık bölümünün üstünü kapattı tamamen. Yavaş yavaş yandaki parkında üstünü kapatarak kamu hizmetine sunacak Hocamız.
Onun için diyorum işte ya, Adem le geliyoor, Adem le gidiyoruz.
4- UĞUR dan İNCİLER(Bölüm 79)
Çok şaşırtıcı gelecek sizlere ama, Uğur bu haftayı BAY takım olarak geçirdi. Dolayısıyla 79. bölüm de bay geçilmiş oluyor. Ama hiç merak etmeyin Uğur bu. Geçtiğimiz haftaların acısını mutlaka çıkarır. Bakarsınız yazıyı okuduktan sonra beni arayıp,"Bana bak ulan, ben zaten bayım, ne demek istiyorsun sen?" filan diyebilir.
Bu aralar Ersinle aralarındaki şer ittifakı dikkatimden kaçmıyor zaten.
YENİ YIL için:
"Seninle kesinlikle aynı fikirde, aynı düşünce yapısı içersinde değilim. Ancak, bu durum, senin düşüncelerini özgürce belirtme hakkını sonuna kadar savunurum."
yada;
"Seninle kesinlikle aynı fikirde değilim. Onun için düşüncelerini özgürce belirtme hakkını da asla kabullenemem."
Lütfen belleğinizi bir yoklayın bakalım. Gurubumuzda bu iki tanıma da uyan arkadaşlarımız var mı? Ya da siz hangi tanıma giriyorsunuz? Sizce tabii ki?
Hadi ben kendimi açıklayayım; Aslında ilk sınıfta olmak ne kadar da beğeni toplar, demokratik olurdu ama, Allah kahretsin, öylesi bir doğululuk ta varki. Beni ikinci guruba ittiriyor. Yani karşıt düşünenlerin düşüncelerine katlanamıyorum. (Bakmayın Ersine katlanıyorum. Çünkü onsuz ben, Hacivatsız Karagöz, Göztepe siz Karşıyaka nın tadı olmaz.).
Amaaaa, 2012 de ilk guruba (yani, farklı düşüncelere saygı gösteren guruba dahil olabilmek arzusundayım. Hadi bakalım cesur KARLİS li arkadaşlarım, sizlerde tanımlayın kendinizi. Haaa, bu arada hani ,çeşitli görüşlere karşı yazdıklarınızı da bir hatırlamaya çalışın bakalım.
-- 2012 de Pınar ATİK in özetlediği gibi, "Şöööyle daha kaç tane yılbaşı yaşayacağız ki?"türünden bir yaklaşımla daha tahammüllü, daha hoşgörülü, az kıran, daha sağlıklı bir gurubumuzun olmasını dilerim.
-- 2012 de İKLEV in üye girişine ilşkin şartları gözden geçirerek (Örneğin: İlk katılım için 1/2 Cumhuriyet Altını verilir yada 10 a bölünür şartını.) KARLİS ten 18 in üzerinde katılımı sağlamasını dilerim. Unutulmasın ki katılmak isteyebilecek bir sürü emekli maaşına talim eden arkadaşımız var.
-- KARLİS Korusu Korosu Konusu nun Ender arkadaşımız ve Gümüldürdeki evinin bahçesi için hayırlara vesile olmasını dilerim.
-- Yılın son günlerinde "Nasrettin Hoca nın Akıl Sağlığını İnceleme Komisyonunun New york adresini vererek" adını duyurmaya başlayan Faik SEYHAN isimli bir arkadaşımız var. Espri anlayışı benimle bire bir örtüşüyor diye düşünüyorum. Bu durum Faik için bir talihsizlik olabilir ama benim için onurlandırıcı bir şey. 2012 de gurubumuzda daha çok balık avına çıkmasını dilerim. "Ne olur ne olmaz, hatalı yazmayayım diye o meşhur uçak firmasının adını bilerek yazmadım"
Ersincim, gene tufaya geldin. Pazar bu hafta yılbaşına denk geliyor. sen torun torba sahibi adamsın. Ya, yılbaşından feragat edip musahabeni yazacaksın. Ya da hep beraber eğlenip yazıyı boşvereceksin. Bu da yavaş yavaş unutulmanı sağlayacak. (keh keh kehhh).
BAŞTA ALPER KAYA OLMAK ÜZERE, CEM İPEKLİ, AHMET GÜZEY, LEVENT KAYGAN, NAMIK SEFEROĞLU ve HERKESE, HERKESE, HERKESE KENDİLERİNİ 2011 den DAHA İYİ HİSSEDECEKLERİ BİR 2012 DİLİYORUM... Hatta Erdoğere de
İmza: Takma adı bile olmayan Mustafa
PERŞEMBE YAZISI- 2012
7, 6, 5, 4, 3, 2,1, 0 . Amma da nankörüz haaa. Biraz daha yiyecez, biraz daha içecez diye bir yıl önce 2010 a yaptığımız muameleyi şimdi 2011 e yaparak gönderdik. Yeni umutlarla "Hoşgeldin 2012" . Yaşarsak sana da aynı muameleyi reva göreceğiz 31 Aralıkta bak ona göre, bize 365 günden fazla bel bağlama.
Yeni yılda herkese merhabalar.
-- 1 OCAK 2012 TARİHLİ PAZAR MUSAHABESİ ÜZERİNE:
Bende Perşembe yazımda Ersin in günahını almışım. Pazar günü Yılbaşı ertesi yazamaz artık diye. Mahcup oldum valla. Bu haftaki Pazar yazısını büyük bir keyifle okudum. Özellikle Asur lular zamanındaki Cordelio "Recep Altınayı kızdırdık gene"Korusunun Kurucusunun ve Korucusunun başına gelenler ile ilgili.
Arnavut un yine devletin kaynaklarına dayanarak yaptığı en son araştırma ise yazısının en ilgi çekici yeriydi.
Not: Bu paragrafı, "vay anasını yaa, nasılda atlamışız Ersin Hocanın Pazar Yazısını" diye 1 Ocak 2012 tarihli maillere tekrar bakmaya kalkan KEK lere ithaf ediyorum.
-- UĞUR dan İNCİLLER 2012, 80. Bölüm:
Sevgili arkadaşım geçen hafta Bay geçti yaa. Bu haftaya hızlı girdi. Bu yıl için bir sözü var. "Artık, pot kırmayacağım" diyor. "Çam devireceğim".
Özellikle Uğurdan inciler lafımdan etkilenmiş olacak ki bir baktım elinde İnciller. Valla yalanım yok. Fotoğrafa bakın isterseniz. Bizim gurubun Medeniyetler Buluşmasına öncülük etmesinden söz ediyor. "Metin Ceyhan Hocam ın yolu belli, benim de bundan sonra belli" diye ekliyor. E valla ben de 20 yıl yahudi bir vatandaşımızın yanında çalıştıktan sonra adımın Musani olduğunu söyleyenler artmıştı. Alın size Medeniyetler Buluşması.
Yılbaşı partisi için Uğur KARKONTa takdis olmaya geldiğinde ki hemen viski ile takdis ettik kendisini. Tutturdu "ayaklarım üşüdü, benim çorap almam lazım" diye. Bir de ne göreyim.. Kıbrıs Şehitlerinde bir mağazanın önünde garip hareketler yapıyor. Bakınız, fotoğraflarla sabit. Vitrindeki uzun siyah naylon çorabı denemek üzere içeri girdi. İnanın 3 saat sonra zor çıkarabildik, Sapıklık Şubesinden. Şimdilerde, "Ulan Mustafa, başıma bu çorabı sen ördün değil mi?" diyor ama, öte yandan bu yaşta tercihlerini gözden geçirmiş biri olarak Alsancak ta önünde duran arabalara biniyor geceleri.
-- YÜCEL ÇAĞATAY e TAHSİN İŞKEN den HABER VAR mı?:
Geçen yılların en aktif kişilerinden olan bu arkadaşlar nerelerde? Duyumlarıma göre Yücel in mesleki duyguları ağır basmış ve Karşıyaka girişinde elinde ustura ile geleni geçeni durdurup, "Burası kutsal topraklar, sünnetsiz giremezsiniz deyu,yapıyormuş gereğini". Onun için çok yoğunmuş. İnşallah fırsatını bulurda iki satır yazar.
"Tahsin ise 17 göbek Karşıyakalı olarak 17 kuşak geriye gitme çabaları içersine girmiş. Onun için işi zor. O da iki satır yazarsa sevindirecek bizleri 2012 de" diye düşünürken birden ŞİŞKO da çıktı karşımıza. Araştırmacı gazetecilerimiz Serdar GÖV ve Ender EKMEKİBAŞI allem etti kallem etti buldu Tahsini. Ben derimki KARLİS ten şöyle 100 kişilik bir gurup oluşturalım. Toplantı ve Gösteri yürüyüşleri masasından gerekli izni Necat Abi alsın. Tahsin in çalıştığı Pideciye gidelim ve karnımızı doyurup basın açıklaması yaptıktan sonra, biber gazı eşliğinde dağılalım.
-- ENDER EKMEKÇİBAŞI na birileri "DURR" desin.
Fena bozulmaya başladım haa. Adamın popüleritesi giderek artıyor. Koru işini büyütüp, orman ve su işlerine de girmiş arkadaşımız. Şimdi, birde "Orman Yazıları" adı altında haftanın belirli günleri yazmaya başlarsa. Bence ormanda kaybolmamıştır. Orada Ahmet KARLUK u da bulup, mutlu bir yaşam kurmuştur. Üstelik kendisine fotoğraf desteği verebilecek kişilerde var gurubumuzda.
Geçen yazımda Ender in bağışlanan ağaçları Gümüldürdeki yazlığına diktiğini yazmıştım. Halbuki, Ender, "Ehhh be Mustafa gene tutturamadın, orası Karşıyakadaki evimdir, Gümüldür değil" diyerek beni bozum etti. Çok etkilendim bende. Sağolsun...
Recep ALTINAY a kulak verelim. Öyle yabancı dilde mekan isimleri koymayalım. Ayrıca fotoğrafların üzerine blog yada kişi isimleri yazmayalım.
Geçenlerde albümümü karıştırırken muhtemelen banyo sonrası yatarken çekilmiş 3 aylık filan bir fotoğrafıma rastladım. E utandım tabii ki. Sizlerle paylaşmayı düşündüm ama üzerinde koskoca Mustafa yazılmıştı. Vazgeçtim.
Son Not: Bu yazıyı pek beğenmedim ama atmaya da kıyamadım
İmza: Halen 1952 Model Mustafa
06.01.2012
PERŞEME YAZISI-M.Karluk ( 12.01.2012)
Bir hafta ne kadar da çabuk geçiverdi. 2012 de bazı arkadaşlar "Mustafa KARLUK a Saldıralım Şenlikleri" dışında pek bir etkinlikte bulunmadılar geçen hafta. Ehh şimdi kalem bizde. Geçen haftaki Pazar Musahabesi tuhaflığını ben de ibretle okudum. Sıra bende dedim. (Kaliteye bakın ki iki cümlede artarda "bende" sözcüğünü kullanıyorum, ne kadar da anlam ve yazılış farkı var. İşte ustalık ve alçakgönüllülük bu) Ortaya bu yazı çıktı.
KURTULUŞ SAVAŞI GÜNCESİ:
Dört bir yandan saldırı, gurubun tüm yandaş kalemleri satın alınmış, onlarca photoshop, yazı, iftira, adeta yalnızlaştırma ve bezdirme politikası almış başını gidiyor. Son yıllarda en korkulan ismin Recep olduğu kesin. Hele bir de "Ben Tekin adam değilimdir" diye aba altından gösterdiği şeyi görünce Altınay kardeşime bir daha bulaşmamaya karar verdim.
Yılmak mı lazım. Hayyırrr.
Hemen bindim Kaptan Ena Bircan vapuruna"Bandırma yı aradım, Kurtuluş Savaşını çağrıştırıyor diye seferden kaldırılmış" ve Bostanlı ya ayak bastım bir gurup arkadaşımla. İlk toplantıyı Hayal Cafede okey masasında yaptık ve durumu değerlendirdik. Bundan sonra sırada Şirince ve Yakaköy Kongreleri var. Tüm dava arkadaşlarımla buralarda bir durum değerlendirmesi daha yapıp, Kurtuluş Savaşımı başlatacağım. Sonrasında 1. ve 2. Ender Savaşları, Uğur SÖZEN meydan muharebesi ve tam en son İzmirden Ersin in denize püskürtülmesi diyecektim ki, adam bana barış dalı uzattı. Asıl tarihi dostumun Ersinler olduğunu anladım.
"M Karluk benim eğlencem, ona dokundurtmam" diye savunuşu üzerine artık ben de ona sahip çıkıyorum. Göztepeli lik, Anti Karşıyakalı lık, gibi insanlık suçu olan hiçbir eksikliği ile dalga geçmeyeceğim. Teşekkürler Ersincim.
Basın kaynaklı Serdar Göv ve Ali Kemal imzalı diğer saldırılara gelince, arkamda pardon yanımda KARLİS in varlığını hissettikçe hepsini püskürtürüz evelallah. Ardından da Mtn. Cyhn. silah bırakışması ile iyice karıştırırız meseleyi.
İT DALAŞI nın TARİHİ 70' lere ve KARŞIYAKA lılara DAYANIYORMUŞ MEĞER :
Farkındamısınız bilmem ama gurupta bir üçlü doğuyor. Faik SEYHAN- Necat KUYMULU- Fırat TUNA üçlüsü. Üstelik çok seviyeli. Birbirlerine olan özlemlerini şiirlerle, "sazan" sözcükleri ile gideriyorlar ve de hakikaten olutuyorlar. Bu arada biz de geçmişte hava attığımız Karşıyakalılar-Harp okulu öğrencileri diyaloglarının perde arkası gerçeklerini öğreniyoruz. Demek ki her tarihi övünmeye ölesiye sahip çıkmamak gerekiyormuş. Bu üç değişik kalemin yeni konularla devam etmesini diliyorum.
LEVENT ÇANAKKALELİOĞLU na AYRI BİR BAŞLIK;
Yanılıyorsun Levent, seni o kadar çok takip eden var ki tahmin edemezsin. Kişisel sohbetlerde hep adın geçiyor.(Merak etme Ersin gibi geçmiyor). Pazar Musahabecisi ve onun çakması senin kıymetini bilemiyebilir ama ben izliyorum. Doktorların ve sağlık sisteminin genel sorunlarından şube anılarına hatta İFOD çalışmalarına kadar, hatta hatta İt dalaşı yazışmalarında topa girerek bizzat oyunda kalmana kadar benim tarafımdan izleniyorsun.E ben izliyorsam çoğunluk ta izliyor demektir. "Bilmiyenler için: Megalomaninin el kitabını da ben yazdım". Dolayısıyla ara sıra geri dönüşüm olmasada lütfen devam et. Senin, geçen yıl ki Köyüm Bahçe buluşmasında "Hayde Şarkısı" konusundaki çabalarını da unutmuş değiliz. Ayrıca 14 Ocak taki mutlu gününde yanında olacağız inşallah."Ben, iyi gün dostuyumdur da". Leventcim, sadece saatini hatırlatırmısın bir daha C.tesinin. Yeri Fuar dı değilmi?
Merve KARLUK CV si Nihayet açıldı:
Başı önünde yürüyen, mahçup, namazında niyazında, kendi halinde kardeşim Ahmet in biricik kızı Merve ile ilgili CV gönderme konusunda utanmasıyla başlayan yazışmalar, nihayet teknik yardımlarla sonuçlandı. Sağolsunlar. Duyumlarıma göre şu ana kadar 500 ün üzerinde iş teklifi gelmiş. 1000 i geçsin diye bekliyoruz.
UĞUR dan İnciler 81 - 82. Bölüm :
Uğur bu hafta incilerini Abdullah Avcı etkinliği ile birleştirdi. 81 ve 82 . marifetleri de alıştığımız türdendi. Hiltonda kendisine ayırdığım özel yerde işini bitirip birden ayağa kalktı ve yanında getirdiği plastik topu kafasında sektirmeye başladı. Sonra, salon dışına kaçan topunu koltuk altına alıp salona döndüğünde Hoca ya sitemkar bir ifade ile "Hocam, daha ne yapmam lazım gözünüze girmek için?" diye sordu. Hoca, toplantıyı yöneten Sait Gürsoy a dönerek,"Çok güzel bir parodi hazırlamışsınız, çok güldüm. Futbolcuyu oynayan arkadaşı da beğendim, tebrikler" dedi.
Bu kez 100 bulan Uğur, Avcı ya "Hocam, NBA deki oyuncularımızı da çağıracak mısınız milli takıma?" diye sordu. Gülüşmeler üzerine, salona dönüp,"Sizleri de mi Mustafa KARLUK ayarttı." deyip aba altından sopa gösterdi. Hani sopa da sopa olsa yani.
Abdullah AVCI Söyleşimiz
Abdullah AVCI söyleşisi ise tek kelime ile mükemmeldi. Yapsa yapsa 1912 Karşıyaka yapabilirdi zaten böylesini.
Salon dolmadan önce iki kez Eski Karşıyaka ve KSK ile ilgili fotoğraflar hafif müzik eşliğinde geçti. Arkasından Sait Başkanımız platforma çağrıldı ve kısaca, ama heyecanlı bir şekilde 1912 yi özetledi. Hocayı karşılıklı söyleşi için hazırlanan iki koltuktan birine çağırdı.Hoca nın çocukluğundan bu yana 4 dakikalık bir geçiş yapıldı ekranda. Tebessümle izlenen bu görüntülerden sonra söyleşiye geçildi.
Yaklaşık 60 dakika süren tempolu ve içten soru-yanıt şeklindeki söyleşiyi takiben konuklarımızın hazırladıkları sorulardan seçmeler soruldu, yanıtlar verildi, alkışlandı. 1912 nin plaketinin takdimini takiben 100. yıl formamız Başkanımız Hüseyin ÇALIŞKAN tarafından Sayın Avcı ya verildi.
Hilton un 32. katında birlikte yenilen akşam yemeği ise hiçbirimiz tarafından unutulmayacaktır.
Bol bol fotoğraf çekildi ve sizlerle paylaşıldı.
Fotoğraflar içersinde ödüle layık görülen bir tanesini ek te gönderiyorum. Bu fotoğraf mahçup kardeşim Ahmet ile Abdullah Avcı nın verdikleri ilginç bir pozu gösteriyor. Adını "AYI ile AVCI nın Dayanışması" koydum
Arkadaşlar, dün . Davet yazımda Hiltonun girişinde döner var yazarken oradaki döner sözcüğünden sonra "kapı" sözcüğünü yazmayı unutmuşum. Bu biraz canımı sıktı dün. Bazı dostların "Nerede ulan Döner?" şeklinde kibar sorularına muhatap oldum.
Yemek boyunca ben de boş durmadım. KARLİS ten 3 kişinin Milli takım aday kadrosuna çağrılması için gece boyu kulis yaptım Avcı ile. Bu arkadaşlar, Ersin , Uğur ve Ender. yarın, bu arkadaşlarımızı çeşitli ulusal görevlerle Emre Belözoğlu ve Arda Turan la birlikte görürseniz hiç şaşırmayın. "Ohhh be, belki bu sayede bunlardan kurtulurum". Levent ise kimsenin kendisini izlemediğini sanmasın. Çünkü boş 2,5 luk kadrolarının olduğunu fısıldadı Hoca bana.
Bu 3 arkadaşın yeni görevlerini sizlere gelecek yazımda açıklayacağım.
Dikkat ederseniz "Fiorino günleri" gibi 3 paragraflık uzatmalar yok bu yazıda.
Soru: Kırmızı ile yazılmış bölümler sizce kim tarafından hazırlanmıştır?
Rica: Mutlaka ve mutlaka İzmir Life Ocak Sayısını alın, okuyun, okutturun.
İmza: Milli Takımlardan Mesul Müdür, Mustafa
12.01.2012
PERŞEMBE YAZISI-M.Karluk 19.01.2012
Sevgili Okuldaşlarım, fazla salça olmadan, etliye sütlüye dokunmadan, kimseye bulaşmadan, arkadan konuşmadan, haftada sadece bir gün kendi halimde, çokca yazım hataları içeren yazılar yazıyorum. Hatta, yapılan sataşmalara da anında yanıt vererek tartışma ortamları yaratma yerine genelde hak vererek inceden gidiyorum işte. Amanınn ne kadar da masum bir görüntü çizdim ama değil mi? Cevap: Evett.
Genelde büyük puntalarla yazmamın sebebi, özelde çok sevdiğimiz Abimiz Fikret TOPAÇ da okuyabilsin diyedir. Her ne kadar Fikret Abi den hiç yanıt gelmese de olsun.
İLKAY ve ORKAN ÇİFTİNİN İMRENİLEN ÖZ GÜVENİ:
Evet, iyi ki gitmişim Levent in biricik kızının nikah törenine. Haarika bir çift olmuşlar İlkay ile Orkan. Abi, o ne özgüven öyle. İlkay gelinlikle nikah masasının önce arkasında sonra çağrı üzerine damatla sevinç çığlıkları atarken, Nikah memurunun sözleri kesin video kaydında vardır."İşte, Karşıyaka farkı bu!"
Damat Orkan da çok sempatik. İstanbulda (Gitti Gidiyor. com) da önemli bir görevinin olduğunu öğrendim. Sizlerden ricam, guruptan transferini istediğiniz arkadaşları bu siteye koyalım, Orkan, gitti gidiyor.com da halleder. Mutluluklar, Mutluluklar, Mutluluklar...
"Yaa, Karluk cum, Arkeoloji müzesinde bir işim vardı da geçerken ayıp olmasın diye uğradım. Aman kimse duymasın haa..." diye kulağıma fısıldayan Ersini de görmüş oldum. Sevindim. Ne de olsa seçmen kitlemiz aynı. Boş bırakmaya gelmez.
Bu arada Erkan ATİK in 10 gündür hasta yattığını öğrendik. Kendisinin süper enfeksiyon olduğunu öğrendim.(Aynı anda iki ağır enfeksiyon olursa süper oluyormuş). Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi ve teessüflerimizi iletiriz. Nedeni basit. Pınar geçen ay hasta hasta yatarken bir yandan da KARLİS için üretmeye, yazılar yazmaya devam ediyordu. Erkan maalesef bu hastalığını değerlendiremedi KARLİS adına. Neyse artık bir sonraki 10 günlük hastalığında yazar da affettirir kendisini. Ammannn haaa bir niyet olarak algılanmasın!
ERSİNOS DOĞERİS in ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİRİM
Aaaahhh aaahh, şu bizim Sevgili Pazar yazarımız birazcık ünlü Yunanlı arkeolog Ersinos Doğeris ten nasibini alsa. Geçtiğimiz Pazar köşesini bu değerli şahsiyete veren Ersin e teşekkür ederim. Bizleri ek teki yazısıyla, Adaları kullanmasını bilmenin bir gelenek, bir kültür birikimi gerektirdiğini anlatmış özetle. Sadece biraz fazla Yunan ulusalcısı gibime geldi. Ehh artık o kadar da olsun yani. Bizdeki Ersin Doğer ise Ceyhanlı Metin Hoca gibi cut-copy yapıp yapıp gönderiyor bizlere.
ERHAN BİLGEN in KARLUKSEUS unu BEĞENDİM:
Her ne kadar tüm olumsuz meziyetlere sahip olsa da- unutmayın ki "Onun arabası var, güzel mi güzel. Truva Atı olarak kaleye girer mi? Girer". Var mı mitolojide başka öyle arabası olan? Roma mitolojisinde adı Venüs olarak geçen Aphrodite in biri mitolojideki diğeri ise günümüzdeki görüntüsü ile ekteki iki ayrı fotoğrafını göstererek beni Siren kayalıklarında arayışa sürükleyen Erhan BİLGEN umarım seneye yine Foçaya gelir de birlikte gideriz Sirenlere.
Hani Foçada birgün bir tekne turu yaparsak KARLİS lilerden beni Pruva direğine bağlayarak kötü amaçlarına alet etmeye kalkanlara izin vermemelerini rica ederim. Ne olur ne olmaz sabah balıktan dönen balıkçılar, bereketli bir av yaptıklarını düşünerek kendilerini "Bereket Tanrısı" God Bes zannedebilirler.E yani yazık değilmi bana Erhancığım, ben öylece teknenin önündeykene Her bir balıkçının "Megas Alexandros benimmm, düğümü ben çözerim" diye Heyamol çektiklerini nasıl içine sindirecek benim değerli arkadaşım?
Bu arada, ben o meşe fidanını bu ay Orak Adasına yüzerek götürdüm vede diktim. Yazın görürsün. Şu anda Foça Devlet Hastanesinde KOAH tedavisi görüyorum.
İÇİNİZDEKİ KOR u BİRAZ CANLANDIRIN ARKADAŞLAR
(Ajandalara 29 Ocak 2011 i not düşelim)
Bugün 19, yarın 20 Ocak. 29 Ocakta kimselere söz vermeyin. Maç akşamı güneşli bir hava olacakmış."Uğuuurr, bak pot kırdım". Pazar gününe denk geliyor. Şööyle 30 yıl öncesinin bir Mayıs gününü hatırlamaya çalışın. Eğer o gün 80 bin kişi ile birlikte tarihte bir rekora imza atanlardan biri olmadıysanız, gelin 29 Ocak 2011 de yani bu hafta değil önümüzdeki hafta alın yakınlarınızı ve bayraklarınızı Karşıyaka - Göztepe şölenine gidin. Olay molay çıkmaz. Çünkü onlar bizim Ersin tarafından dostumuz.
Hani bazı bazı hayret ediyorum. "Karlukdaroğlu nun mitingi var diyoruz, Aman haa buraya siyaseti sokmayın" diyorlar. "Abdullah Avcıyı getiriyoruz" diyoruz, hem de bedava. "Hava soğuk yaa, şimdi ne işimiz var taaa Hiltonlarda, evde çorba içeriz" diyorlar. "Dem Akademisi Toplantısı" diyoruz, "Yaa şimdi oraya şu kişi gelir bu kişi gelir, yok orası eşli olmadığı için gelmem" mazeretine sığınanları görüyoruz. İçimizdeki ruhu biraz canlandıralım. Erdal ÖNAL Abimizin (Düşüncede yaşlanmama) yaklaşımını örnek alalım. Hatta Erkan Başkanımız maç var diye Singapur, Bangkok gibi yerlere gitmeyecekse gurubumuza bir öncülük yapsın. "Ulann yuhh be, amma provakatörüm ha. Adamcağız söylemişti bana zaten uzakdoğuda olacağını." Neyse, burada olursa Erkan Başkanımızı da bekliyoruz Pınarla birlikte. Yoksa Singapuru yalnız gezme bahanesiyle çıkıp yaptıracağı masaj ların görüntülerini geçerim guruba."
Son Dakika: Erkan ın gönderdiği linkte CONCORDIA nın yattığı ve battığı görüntülerinin ilginç fotoğrafları vardı. Ama beni asıl mutlu eden konu "Yattı mı yoksa battı mı? Batmayan gemiyi nasıl batırırsın?, Yaa Serdar, gemi battıktan sonra etrafındaki görüntüler aynı, sen kimi kandırıyorsun?" diyen arkadaşlardaki titizlik oldu. Yalnız bir şeyi gözden kaçırmışlar. Serdar çevredeki kurtarma amaçlı küçük gemilerdeki "Bergama, Selçuk ve Sur" isimlerini de farkedemiyeceğimizi sanmış. Benden kaçmaz. İstersen bir daha biraz büyüterek gönder o fotoğrafları Serdar, nasıl da farkedilecektir.
Bu yazımı bir Başsağlığı dileğiyle bitiriyorum. Hani sopasını görünce bulaşmamaya karar verdiğim Recep ALTINAY arkadaşımız var ya. Evet, Recep in çok önem verdiği ve para harcama konusunda tereddüt yaşamadığı bir varlık olan kedisini kaybettiğini öğrendim. İnsanların uzun süre birlikteliklerini paylaştıkları canlılardan ayrılmanın hiç te kolay olmadığına çok tanık oldum. Onun için Recep in acısını paylaşıyorum.
İmza: Ajan, Provakatör Mustafa
PERŞEMBE YAZISI- 26.01.2012
Bu hafta geçti ama her açıdan deldi de geçti. Önce Uğur MUMCU nun katlini anımsadık. Sonra Ersin in hastalığını ve Dem Akademisi toplantısı çağrısını.
Sportif açıdan da Barcelona ve Karşıyaka açısından gelen başarıları.
UĞUR MUMCU yu UNUTTURMAYANLARA TEŞEKKÜR EDELİM :
Türkler için Balık Hafızalı derler. Farkında mısınız üzerinden daha çeyrek yüzyıl geçmedi. O kadar da azdı ki anımsayanlar. Bizim gurupta ise başta Kenan KADER, Necat KUYMULU Abimiz ve Levent ÇANAKKALELİOĞLU vardı anan özlemini duygularıyla birleştiren. Onlara teşekkürler hem de binlerce. Başta kendim olmak üzere diğerlerine ise gıptalarrr.
Güle güle Uğur MUMCU aslında hep seninleyiz ama arada hayat gaileleri nediyle unutuyoruz katledildiğin günü. Lanetle hatırlıyoruz o günü ve gerçekleştirenleri vede gerekçelerini. Ama sen hep bir güneşsin vede öyle kalacaksın.
Önce Ekteki fotoğrafa Bakın ve Ne Anlama Geldiğini Tahmin Edin
MUSTAFA ile UĞUR yanyana gelirse ne mi olur? Mustafa Uğur olur be kardeşim. Benim çocukluk ve sınıf arkadaşım, Komşum, Dostum, Kaderdaşım vede Karlisdaşım. (30+2) yıl önce bu mesleği seçmemdeki büyük etmen, İki böbreğimden birden perkütan ameliyatı olduğumda İstanbulda hastanede yanımda refakatçı olarak 3 gece horul horul uyuyan, uyandığında "ölmedin mi lan sen hala" diye moral veren can dostum. Ekte 45 yıl önceki ve yakın tarihteki birer fotoğrafımız var. Yenisini inşallah KSK-Göztepe maçında çekiniriz..
Ekteki Efsaneler Fotoğrafı 1974 te bir ayin esnasında gizlice çekilmişti. Bilin bakalım kimler var?
Uğur her ne kadar şansı ve uğuru ifade ediyorsa Mustafa da seçilmişliği Mustafi olmayı ifade eder bildiğiniz gibi. Tabii ki tüm ikili isimlerde önce Mustafa sonra ikinci isim gelir. Hiçbir zaman ikinci isim olmaz. Mustafa Kemal gibi, Mustafa Suphi gibi. M.C. Hocam bun a dini bir şerh koysun diye açık kapı bıraktım burada.
Mustafa ve Uğur. Her ikisi yanyana gelirse bu kaçınılmaz bir avantaj olur. İlk kez Karşıyakamız için Mustafa Uğur yani bir seçilmiş şans var. Taşırsa bu iki isim taşır süper lige Karşıyakamızı."Megalomanin Kitabının adı bu olmalı işte"
Cahillere Not: Karşıyakamızın antrenörünün adıdır Mustafa Uğur....
29 Ocak 2012 Pazar Saat 19:00 u Unutma, Unutturma, Görevini Yap
Son Çağrıdır. KSK Store larda satılıyor biletler. Barbaros un Alaybey Store mağazasında var. Barbarosla küs olanlar varsa, Mavişehir Arena nın altında var. Çarşıda Ankara İlkokulu sokağında var. Satılan biletlerden komisyon alıyorum da.
Hatta, bir de önerim var. Saat 19:00 daki maç için 18:00 de statta olalım, bunun için 17:30 da Stadın çevresinde olalım. Bunun için saat 16:00 da şööle bir 45 dak-1 saat lik dem akademisi hazırlığı için Şirincede olalım.(Sadece meze ile çözeriz) Başka bir yer de önerebilirsiniz.
Lütfen beni yanlış anlamayın bakın, alkol filan demiyorum. Meze diyorum.....
Ersin in Hastalığı, Hocaya Okutma ve Kurşun Döktürme Muhabbeti üzerine:
İyi ki bir hastalandı sevgili kardeşim. Zaten insan bir düşmeye görsün. Hemen üşüşürler kurtlar tepelerine. Neymiş efendim Ersin i Metin Hocaya okutacaklarmış, kurşun döktüreceklermiş, yeni rektör seçeceklermiş üzerine."Bunu ben uydurdum galiba".
Ersin de verdi cevabını "Beni Türk Hocalarına Emanet Ediniz" diye. Kurşun döktürme işini de Ogün Samast ın durumu uygun olmadığı için bana vereceklermiş. Ayıp yaa, adamı tamam azınlık lideri yaptık. Yaptık ta beni kurşun dökme yerine kurşun sıkma işine ne bulaştırırsınız be kafirler. Biz Ersinle etle tırnak gibiyiz. Yani Perşembe ile Pazar gibiyiz. Bu biline.
Perşembe nin Son Dakika Haberi:
"İYİ Kİ DOĞDUN VEHBİ... İYİ Kİ PERŞEMBE YE DENK GETİRDİN BU DOĞUM GÜNÜNÜ. PAZARA DEĞİL. KISKANANLAR................N.
İmza: Komisyoncu Mustafa
PERŞEMBE YAZISI- 02.02.2012
Levent kardeşimin kulaklarını çınlatayım dedim. "Benim Önerim Geldi" nin patenti ona aittir. Benimkisi çalma değil, hatırlatma olur ancak. Karlı bir Perşembeye açtık gözlerimizi. 02.02.2012, Ne güzel bir tarih denk gelmiş. Ama benim keyfim yok. Mutlaka geçen haft
Evet arkadaşlar, benim bir önerim geldi?
Diyorum ki şu Pazar Musahabesi ni bir haftalığına Pazar Muhasebesi olarak değiştirsek!!!
Zaten, tamamen değiştiremeyiz, yada kaldıramayız. Çünkü artık bir marka değeri var "Pazar Musahabesi" nin. Takip eden geniş bir okuyucu kitlesi var. Dikkat ederseniz, cevap hakkı doğmasın ve de kıskandığım sanılmasın diye "şu kadar kişilik, bu kadar kişilik" diye bir sayı belirtmedim önceki cümle içersinde. Bu haftalarda hasta olan bir arkadaşımızdan bulaşmıştır. Bu haftalığına adını değiştirmek istememin nedenleri aşağıdadır.
RECAİ ACAR sayesinde MS olmuşum,
Pazar günü malumunuz olan siyasi partinin delege seçimleri için vesaik altında olmayı sevmeyen biri olarak Recai kardeşimin öngördüğü doğrultuda mavi gurubu desteklemek üzere sandık başına gittim. Oyumu kullandım. Delege seçimi haftası parti içinden bugüne kadar aramayan tüm sevdiklerim aradılar sağolsunlar. Sonuçta maviden kaybettim ama beyaz guruptan da yazdıkları için ben gene seçilmişim. İlk tebrik edenlerden biri yine Recai oldu. Bana "sen artık bir em es oldun" dedi. Haydaa, yani biraz unutkanlık oluyor, ara sıra kahve fincanı da titriyor dediysek, bu da nereden çıktı şimdi diye itiraz ettim tabiiki. "Yok be Mustafacığım, yani MS oldun, o okunuşu idi. "Sen artık bir Mavişehir Senatörü oldun. Dik duruşundan ötürü kutlarım." diye ekleyince ehh biraz rahat ettim. Çünkü bugüne kadar bana hep kambur duruyorsun, dik dursana demişlerdi. İlk kez dik durduğumu öğrendim ve rahat ettim.
Gördüğünüz gibi Pazar Muhasebesini iyi yapmıştım.
KSK - GÖZTEPE Derbisi Bizleri Çok Mutlu Etti.
Pazar günü öğleden sonra meyhanelerde iğne atsanız yere düşmeyecekmişşş. Ben görmedim de öyle söylediler.
Aaaahh ahhh, Ersincim hasta olmakla öyle çok şey kaybetti ki, onu Karşıyaka tribününe götürüp, gaza getirerek "Göz Göz" çektirme planlarım suya düştü.
Geçen hafta Derbiler haftasıydı. Çarşamba günü Barcelona-Real Madrid, C.tesi akşamı Liverpool-M. United ve finalde Karşıyaka-Göztepe. Başta Eurosport, ERT, ZDF, RAI, RTL nin kırmızı kurdeleli kanalları olmak üzere bir çok kanalda gece yarısından sonra verilmiş. Güya tüm dünya izleyicilerinin terbiyeleri etkileniyormuş tribün edebiyatından. Sevgili Erkan Başkanımız da, uzakdoğuda Doğum Gününü kutluyor bile olsa mutlaka bir şekilde izlemiştir maçı.
Pazar Muhasebesi iyi geldi bizlere yani.
Ekte KSK yi çalıştıran Mustafa Uğur un birde teorisyen Ahmet in maçta çekilmiş fotoğrafını göreceksiniz.
Not: Sömestre iznimi kullanmak üzere yazılara biraz ara vereceğimin müjdesini vermek istiyorum sizlere. Bu dönemde Yücel İZMİRLİ Hocamın verdiği bir görev içinde hazırlanmam gerekecek.
Herkese sağlıklı keyifli günler dilerim.
PERŞEMBE YAZISI Aşırı Tahrik Üzerine Yazılmıştır.
Sevgili Pazar yazarının aşırı tahriklerine dayanamadım ve bu hafta da yazayım dedim. Perşembe Yazıları mın müdavimi olan arkadaşlarımın ve büyüklerimin ısrarları da etkili oldu tabii ki.
Şimdiii, açabilirseniz ekteki Mustafa Karluk yapımı olan QR Code u açın lütfen. Daha doğrusu okuyabilirseniz okuyun yada Vehbi ye müracaat edin. Hani QR Code denildi de ben de qr code ile bir şeyler yazayım dedim. Gurup arkadaşlarıma armağan olsun.
GÖRGÜSÜZ İZMİRLİLER ve KAR Konusu:
Duymuşsunuzdur mutlaka. Ankaralı bir gurup kar görünce elindeki fotoğraf makineleriyle dışarı fırlayan ve çocuklar gibi oynayan İzmirliler için "Görgüsüz İzmirliler" diyorlar. Ben bunu kendi adıma bütün kalbimle kabul ediyorum. Biz Karşıyakalılar ve kazamız olan İzmirde yaşayanlar, bardağın genellikle dolu kısmına bakarız. Olumsuzluklarla işimiz yok. Kar yağınca yaşamları cehenneme çevirenlerdeen, şikayet edenlerden değilizdir. Onun içindir ki kar ne kadar yağacağını biliyor bizim memlekete. Bizler de bunu keyfe, eğlenceye çevirmesini biliyoruz. Bu anları unutulmaz kılmamız ondandır.
Dedim ya, Doğa neyi ne kadar vereceğini biliyor. O nedenledir ki "Görgülüler" ancak filmlerde, internette, fotoğraflarda görebildikleri Denizi yakından görmek için bavullarla geliyorlar Ege nin güzelim sahillerine yaz aylarında. (Erhan Bilgen, Fikret Topaç, Erman Akdemir gibi yada denizi olmayan çeşitli kentlere yerleşmiş dostlara değil göndermem. Çünkü onlar çoookkk eskilerden tatmış buraların zevkini sefasını.)
2012 Karşıyakamız için İyi Başladı:
Hatırlarsanız Kaf Kaf ımızı ilk yarıda Barcelona gibi oynatmak isteyen bir Hoca ile başlamıştı. Barcelona olalım derken az daha Göteborg olacaktık ki, takımın başına gelen Mustafa ve yanındaki Uğur şu anda gayet iyi götürüyorlar. Demi yaa KARLİS liler?
Hafta sonu lider Elazığ ı evlerinde kötü yendik. Zaten ikinci yarıda bizi ilk yarıda yenenleri hep biz yeniyoruz. Bakın bu hafta sonu Cumartesi günü sanıyorum saat 18:00 de veya 19:00 da Alsancakta lig ikincisi Kasımpaşa ile oynayacağız. Onlar da yenmişti bizi ilk yarıda. Taraftarlar, Kasımpaşalılara verilmek üzere Atatürk ün Nutkunu dağıtmayı düşünüyorlardı girişte ama güvenlik nedeniyle alınmayacakmış Kasımpaşa seyircisi.
Bir kere de C tesi günü asıl işiniz maça gelmek olsun. Başka randevuları "olmaz bu hafta maça gidecez" diye erteleyin. Hani kent bilinci falan vardı ya, hahhh işte geçirin hayata bakalım.
Öyle alem bir takımız ki insanlar Hakan dan Şaban yaratırlardı bir zamanlar. Şimdi biz hakiki Şabandan Gol Kralı çıkarıyoruz. İlk bölümde demiştim ya, Bizler genelde bardağın dolu yanına bakarız diye. İşte Şabana da öyle pozitif bakıyoruz. Var mı başka bir takımda adı hem Şaban olsun, hem de sevilen bir gölcü olsun. Gösteremezsinizzz. Çünkü yok.
Ender, "Maç öncesi, 17:00 de Tır Parkında buluşalım" gibi tehlikeli davetlerde bulunsada, derimki" Hava uygun olursa, Altınyolda giderken sağdaki tam Bornova kavşağının altına gelen piknik alanında olalım saat 17:00 de". Ne mi yapacaz??? Kehh kehh kehhh. Tabii ki herkes kendine yetecek kadar hafif gırtlak malzemesini de getirsin.
DİNDAR ve ÇAĞDAŞ İNSAN: Metin CEYHAN
Başbakanımız hafta içinde üst üste patlattı demeçlerini. "Bir insan hem dindar, hem çağdaş olamaz mı?" diye sordu ve ekledi. "İşte biizzz bunu yaratmak istiyoruz artık ülkemizde". Bilin bakalım kimi işaret ediyordu bu demeçler?
Elbetteki gururumuz Metin Hocamızı. Tebrikler Hocam. Sizzz hem çağdaşsınız hem dindarrr.
Hocam önce "Sevgi" konusunu işledi köşesinde sonrasında da "KAR" konusunu.iki haftadır haftanın konusunda birleştirilmiş bir mesaj mı veriyor acaba diye düşünmeye başladım doğrusu. Hani, "Sevgi ve Kar", "Sevgi Karı", "Kar Sevgisi","Karı Sevgisi" gibi. Üçüncü hafta mesajı çok önemli şimdi. Hocam, apartta bekliyorum bak.
Veerrr coşkuyu, verrr coşkuyu Mustafa!!
Doğer Ersin Mustafa AKADEMİSİ mi bu?
35,5 beklerken 37 kişi toplandık. Ender, Feyzullah, Ergün mükemmel hazırlanmışlar. Gecenin açılış konuşmasını saat 19:12 de kapıda olmasına rağmen özellikle birkaç dakika daha geçmesini beklediğini söyleyen Rektörümüz Ersin DOĞER yaptı. Rektör Göztepeli olunca kendisine bir QR"Quick Response- Hızlı Cevap" Code vermek te Rektör yardımcısı bir Karşıyakalı olarak bana düştü. Fotoğraflarda göreceğiniz kodlamada gizli olan yazıda "Dem Akademisini Seviyorum" yazısı gizlenmişti.
Bu kez geceye Dem Akademisinin ilkleri damgasını vurdu.
-- Farklı fikirlerdeki arkadaşlarımız aynı masa etrafında kadeh kaldırarak "Zıtlıkların Birlikteliği" ni kanıtladılar.
-- 50 yılı aşkın yazarlık yaşamını ödüllerle renklendiren Erkin USMAN Abimiz, Yıldırım KARAKAPLAN Abimiz, Atalay DEMİREL Müdürümüz,"İsfendiyar YILDIZ Müdürümüz zaten hep bizimleydi. Onu ayrıca belirtmeme gerek yok", Romancı ve Şair Yücel İZMİRLİ Hocamız, Uzun bir aradan sonra Necat KUYMULU Abimiz, Genç siyasetçimiz Recai ACAR, 59, 69, 79 mezunları hep oradaydı.
-- Bence KARLİS olmasaydı Akademimiz de olmazdı. Yıllar sonrasında bu birliktelikler, bu dayanışmalar da olmazdı. İşte KARLİS i kuranların başındaki isim Erkan ATİK te eşsiz bir ortamda bulunma özverisini gösterek, gelmişti.
-- Ersin in beni "Boş konuşuyorsun Mustafa Karluk, gecenin yıldızı ve kraliçesi, Sorbonne mezunu bayan katılımcımız Melda Abladır" diyerek mat etmesinin ardından Melda Ablamıza tacını taktı.Halbuki, hepimiz Melda Ablayı içimizdeki erkeklerden biri olarak görüyorduk.
-- Yücel Hocam, "DEM in anlamında da yine Ersin ve Mustafa mı gizli? diye sorunca yanıtını kurucu başkanımız Ergün verdi. "Sadece demlenmeyi düşünen bir gurubuz biz" diyerek
Arkadaşlar DEM Akademisinin birkaç çarpıcı özelliği var.
Birincisi, Akademi olmasına rağmen Rektörlük düzeyinde yönetiliyor.
İkincisi, tamamı Karşıyaka Liseli, Karşıyakalı olan bu gurubun en tepedeki adamı bir Göztepeli.
Üçüncüsü, herkesin birbirine olan saygısı tam. Herkes ağzına geleni söyleyebiliyor, içini döküyor, kimse kimseyi dinlemiyor.
Dördüncüsü, artık ya Üniversite olalım, ya da binayı büyültelim. Çünkü sığamıyoruz mekanlara arkadaşlar.
Beşincisi, bundan böyle ben artık karımı kandıramam. Fotoğraflara baktı, baktı "Yaa, ben de siz ciddi birşeyler yapıyorsunuz zannetmiştim" dedi. "Bu ne böyle yaaa" dedi. Ben hiç bozuntuya vermedim ve "Şennurcum, teessüf ederim, bizler orada hep ciddi bildirileri tartışıyoruz, bilime bir nebze olsun katkı vermeye çalışıyoruz. Şu katılanlara bakarmısın lütfen, beni sonra yargıla" diyerek zeytinyağın en hasosu oluverdim birden.
Üyeler cübbeleriyle çevreye büyük bir saygınlık mesajı veriyorlar.
Her toplantımıza İstanbuldan Rıza Özkılıç mutlaka telefonla katılıyor.
hmet, Ekber, ben, Uğur, Ergün, Kenan, Ersin, Ender, Feyzullah gibi arkadaşlar ise ilk kez katıldık.
SÖMESTRE ve PERŞEMBE YAZILARINA Ara Verme Konusu
Hiç açık vermeye gelmiyor bazı arkadaşlara. "Sömestre bitiyor, sen kimi kandırıyorsun?" diye kalbini kırıveriyorlar şu gariban arkadaşınızın. Benim kastettiğim kendi sömestre min başlayacağı idi. Ayrıca Yücel Hoca mın bana vakıf üzerinden bana verdiği bir görevi de yerine getirmek için biraz zamana ihtiyacım olacaktı. Bu görevi de haftaya açıklayacağım. Çünkü hafıza yardımına ihtiyaç olacak.
Espri bitti gibi bir yaklaşım bizim gibi guruplarda asla olmaz.
Her ne kadar bu aralar "Şube Anıları" 67. Bölümde kalmış olsa da, İtliğin El kitabı ve Akçora Gömlekleri konularında artık yeni gelişmeler olmasa da yine de yeni esprilere açık bu gurup. Çünkü Erkan ın dediği gibi "KARLİS küçük bir Türkiye mozaiğidir" ve Uğur gibi, Ersin gibi değerleri vardır. Benim yerime Oğuz ve Tekin ARAL olacaktı ki valla hergün yazardı.
Not: QR Code ile "KARLİS i Seviyorum". yazmıştım. bilginize..
Bu arada Pazar Yazarına da Başarılı Muvaffakiyetler diliyorum.
İmza: Perşembe Yazarı, Mustafa Karluk – 10.02.2012
PERŞEMBE YAZISI- 16.02.2012
Öncelikle Ender arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimi ileterek başlamak istiyorum. Ne tür bir ameliyat geçireceğini yazmadığından Ender ile ilgili spekülasyonlar çıkabilir ona göre. Bakarsın Pazar Günü bir arkadaşımız çıkıp "Ender i Jinekolog tan çıkarken görmüşler" diye manşet atabilir. Onun için lütfen açıkla da bizler de eliimizden gelen desteği verelim Endercim.
Son Dakika: FIRAT TUNA OLAYI
İzmir in İncisi nin cevherleri birer birer çıkmaya başladı ortaya. Levent ti, Faik ti, Kayhan dı derken, şimdi de Fırat çıkıverdi. Abicim, sen hem Antalya daki 5 yıldızlı bir otelin Genel Müdürü olacaksın, hem o oteli Dünya Birinciliği kürsüsüne çıkaracaksın, hem de KARLİS e laf yetiştirmeye çalışacaksın. "Bunun bir maliyeti olması gerekir" diye düşünürken maliyet çıktı ortaya: Otelin geçen yıl bu zamanlardaki doğal gaz maliyeti bu yıl iki misline çıkmış. Neden olacak, "Şube Anıları" 36 bölüm, "İtliğin El Kitabı" 38 bölüm ve şimdi de "19 Mayıslarımız ve Sadık Hoca" maaşallah o da 41 e ulaşacak gibi. Profiterol ile biten son yazısına bakılırsa sırada "Lise kantinimiz ve Kadir Abi" var gibime geliyor. Tüm bunları yazarken anlaşılan bütün oteli ısıttırıyor Fırat. Fatura da kabarıyor tabii ki.
Ancaaak, öyle bir eyleme imza atmış ki Fırat TUNA ile Erkan ATİK, saygıyla selamlıyorum ikisini de. Alper KAYA mücadeleci öğrenci yarışmasında seçilen Başak kızımıza ailesi ile birlikte Antalya da Fırat ın 5 yıldızlı dünyanın en iyi otelinde 3 güzel gün geçirtmişler. Kızımızın yazdıkları ise gerçekten tüyleri diken diken edecek cinstendi. Antalyaya gidemeyen genç kardeşimiz için ise bizzat Alper KAYA nın, Fikret TOPAÇ ın, Ayhan NAMLI nın düşündükleri alternatif armağanlar ayrıca teşekkür etmek gerekiyor. Küçük katkılarla bile olsa damlaya damlaya göl olacağını düşünenlerden biri olarak ben de ilk gördüğüm yerde Erkan a karınca kararınca küçük bir katkı vereceğim. "Necat Abi, akçalı işlere girmez demi bu düşüncem"
DEM AKADEMİSİ ve DOMİNO TEORİSİ:
S.S. DEM ciler Birliği üyeleri. "Buradaki S.S. Sınırsız, Sorumsuz anlamına gelmektedir" gerek sanal ortamda gerek telefonla gerekse Chocalate Cafe gibi toplantılarda birbirleriyle iletişime geçebilmekte ve hemen örgütlenebilmektedir artık. Görüldüğü üzre C.tesi günkü KSK - Kasımpaşa maçı için melez yanındaki rekreasyon alanında biraraya gelmişler. İmece usülü herkes birşeyler getirince ayaküstü bir 70 liği hemen iyi etmişler.
Bir Feyzullah varki aralarında değme gitsin. Abi adam cins yaaa. Otobüslerle minibüslerle geliyor altınyol kenarındaki parka ve ellerinde iki torba malzeme. İçi cübbe dolu. Hepimiz giyindik kuşandık tabiiki yeşil kırmızılarımızı. O ana kadar yüzümüze bakmayan park demlenenleri ve sakinleri (Bunlara kediler köpeklerde dahil) tekmili bize bakmaya selam vermeye, laf atmaya başladı. Sanırım yaşlı başlı adamların akademik yanlarından etkilendiler.
Tır parkına ayıp olmasın diye arabaları bırakıp yürüyerek giderken Feyzo bir market gördü ve daldı içeri. Elinde bir şişe ve beyaz peynirle çıktı dışarı. Ben, hemen vatandaşlık görevimi yapıp uyardım arkadaşları. "Arkadaşlar, her ne kadar saygın bir görüntümüz olsa da, içeri bizi şişe ile almazlar, onun için bunu dışarıda imha edelim" dedim. O 35 lik te imha edildi ve biz stada girdik. Ohhoooo Karlis muhalefeti ile, siyasileri ile, ormancısı ile, Dem akademisi ile tüm kolları tribünde. Feyzo dur durak bilmiyor birader, bu sefer tutturdu" Hocam ben dışarı çıkıp bir 35 lik daha alayım geleyim, Dem Kartı ile girerim nasıl olsa" diye. Neyseki çeşitli oyunlarla unutturduk 35 liği.
Nereden bilirdik ki Feyzullah domino hastası diye. Adam ayakta sıra sıra taraftarları gördükçe, yükleniveriyor geriye haydaaa arkaya doğru 4-5 sıra yıkılıyor. Biraz sonra sola doğru bırakıyor kendini hooppaaa 10 kişi de öyle gidiyor ne olduğunu anlamadan. Tutturdu "Abi, ben bi şişe rakı alıp gelecem, baksana herkesi deviremiyorum" diye. Kulağına fısıldadım" Feyzo, bak Ahmet i ve Barbaros u iyi nişanlarsan açık tribündeki hareketlenmenin nedenini kimse çözemez". Bu plan Feyzo nun çok hoşuna gitmişti ama Ahmet le Barbaros vaziyeti çakıp, hemen yer değiştirdiler. "Bütün tribünü nasıl deviririm" düşüncesi maç boyu aklından çıkmadı Feyzullahın..
Maç bitti, yürüyerek Tır Parkına gidip arabayı alacağız ama Feyzullah marketi görünce gene aklına 35 lik geldi. Neyse karga tulumba götürrdük arabaya, çıktık yola. "Abi nooolurr Bayraklı daki Erzurumlular Derneğine uğrayalım bir 35 lik patlatalım 10 dakikada" diyen bir arkadaşımız var arabada. Bilin bakalım kim??? İyiki kilitlemişim arabanın kapılarını önden. Yoksa Bayraklı da arka kapı zorlanmaya başladı. Bostanlıya vardık. Artık fazlaca direnmeye gerek yok. Çünkü Feyzullah ın "Yaaa, şu Şirincede bir 35 lik gömelim eve kaçarız" teklifini Uğur kabul edince, ikisini de indirdim arabadan.
Lütfen Feyzullah yada Uğuru gören yada bulanların insaniyet adına Serdar Göv e haber vermesini rica ederim.
Not: Bu arada, biri bize maçın kaç kaç bittiğini yazarsa seviniriz.
HAFTANIN OLAYI YAZARI OLAY YARATMAYA DEVAM EDİYOR:
Sevgili Hocam, Haftanın olayı yazılarına bu hafta hoşgörü yazısıyla devam etmiş. Bu yazıyı yumuşak bir ses tonu ile okurken fondaki ney sesi ile Ahmet Özhanın sesi birbirine karışıyordu. O kadar etkilendim ki hocam saatin nasıl geçtiğini ve vakt i keraat in geldiğini anlayamamışım bile. İlk kadehimi size kaldırdım. Sizden ricam, siz lütfen putperestlere bakmayın ve bizi aydınlatmaya devam edin. İlk olarak, Sevgi, sonra Kar ve şimdi de Hoşgörü. Ne güzel ne güzel. Haftaya hoşgörüden yola çıkarak "Fırıncının Kızının Karşıyaka Lisesi Anıları" isimli öykünüzü dörtgözle bekliyorum.
Sayın Hocam bir de "14 Mart Sevgililer Günü tüketime hizmet eder" anlamında yazıyı daha şitsorka yöntemiyle yazmış. Bu, akrostişten de farklı bir yazılım yöntemi. Sözcüklerdeki bazı harfleri eksik yada fazla kullanarak o sözcükleri kandırıyorsunuz ama anlam kaybolmuyor. Örneğin, Ersin derken önüne fazladan bir Y koyunca Yersin oluyor. Ya da Atik derken noktayı koymayarak Atık yapıyorsunuz sözcüğü. Yazdıklarımı sadece birer örnek olarak kabul edin lütfen.
PAZAR YAZARI na SEVGİLERİMLE
Pazar yazarımız Sevgili Ersinim Doğerim Kardeşim bana bir gül dalı, şeyy zeytin dalı uzatmış. Onu kırmak ne haddime. Hatırlarsanız kendi kan gurubunun B rh negatif olduğunu ve bu konuda da azınlıkta kaldığını yazdığında , "Aman ne güzel, benimki A rh pozitif Allah korusun Ersinin bir ihtiyacı olursa çaktırmadan kanımı verip sonucu beklerim" diye aklımdan bile geçirmek istememiştim de geçmişti yinede. Bundan dolayı bile utanmam gerekiyor.
Dönem dönem beni azarlayıp, hor görse de dikkat ederseniz ben, asla Ersin in seviyesine çıkmadım. Hep haddimi bilerek köşemde masum masum oturdum. Bundan böyle Ersin benim korumam altındadır. Ona dil uzatmayın da ne uzatırsanız uzatın. "Lütfen bu sözcükleri Karşıyaka Liseli gözlükleri ile değil başka bir gözlükle okuyun."
Çünkü ben, bana yapılan "şarap içme, kazı alanına davet" gibi tekliflere ihanet edecek yapıda biri değilim.
Sadece küçük bir sitemim var. Keşke Kasımpaşa maçına gelseydi. Bakın gelmedi uğursuzluk oldu. Gelseydi belki yenerdik.
Arkadaşlar, ay sonuna kadar bir hazır olması kaydıyla Yücel İZMİRLİ Hocamın önemli bir ricası oldu.
Biliyorsunuz, Annem Azize KARLUK ve Babam Rahmi KARLUK ta okulumuz Karşıyaka Lisesinde Öğretmenlik yaptılar. Bu yıl Vakfımız düzenleyeceği Vefa Gününde her ikisini de anma programıkna koymuşlar. Bu, çok büyük bir jest oldu bizim için. Ancak bir hazırlıkta yapmalıyız. Bu nedenle Perşembe Yazılarına bir ara vermek istiyorum."Haydaaa, bu ne sevinç böyle !!"
Sizlerden, özellikle yaşı uyan Abi, Abla ve Arkadaşlarımdan Annem ve Babam ile ilgili anıları ya da fotoğrafları olanların bizlerle özelden maille veya telefonla paylaşmasını rica ediyoruz. Bunun için telefon numaralarımız aşağıdadır
Mustafa (cep): 0 533 273 74 41
Ahmet (cep) : 0 532 337 83 03
İmza :Araştırmacı Yazar Mustafa
PERŞEMBE YAZISI- 23.02.2012
Geçtiğimiz hafta beni sevince boğan bir olay oldu. Cep telefonum çaldı, Karşımda Alper Kaya. Hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Bir iki hoşbeş ten sonra bana Babam Rahmi Karluk ile ilgili bir anısını anlattı. Birlikte andık. Hoşuma giden ve hemen Ersin i aramama yol açan bir başka konu ise Alper in hem Perşembe Yazılarını hem de Pazar Musahabesini büyük keyifle okuduğunu söylemesi idi. Yazılarımızda zeka kıvılcımları gördüğünü söyleyince (ki özellikle Perşembe Yazıları için çok yerinde bir tespit" mutluluğum katlandı. Devam etmemiz için bundan güzel bir teşvik olamazdı.
Bu nedenle geçtim yine daktilonun başına bu haftaki yazım için. "Daktilo deyince kendimi daha önemli bir yazar filan sanıyorum"
Fırat Tuna kardeşimizin iki başarılı Karlis liyi otelinde ağırlayarak ödüllendirmesi konusunda yazılanların mürekkebi kurumadan bu sefer En Mücadeleci öğrenci Serdar Fırtına için bilgisayar alımı konusundaki destek haberini aldık.Her ne kadar bu durumlarda utansa da kendisine bir kez daha teşekkür etmek gerekiyor.
İLK 2 den ÇIKARIM DİYORDUM, GALİBA PLAY OFF a RAZI OLACAM
Sen o kadar çalış çabala, hiç değilse Ersin den sonra 2. olarak süper lige çıkma hayalleri kur. Taraftarlarını arkana pardon yanına almak için o kadar yalakalık yap.Ondan sonrada Pınar tarafından Sezen AKSU ya benzetilen Fırat TUNA kardeşimiz,"Abi yazılarını çok beğeniyorum ama Ersin Doğer den sonra" diye yazsın. Aslında ben de yazılarımı çok beğeniyorum, "tabii ki Ersin den sonra".
Hiç değilse ilk 2 den yırtarım diye düşünüyordum. Kadere bak ki, son anda Fırat a, Levent e, Pınar a, Erdal Abi ye, Erhan Bilgen e, Şirin e ek olarak birde başımıza Kayhan DÖNERTAŞ çıktı. Bundan sonraki tüm uğraşım ilk altı için olacak. Her Perşembe 3 puana oynayacağım. Belki play off tan işi bitiririm. Tabii ki play off Antalya da olmazsa. Yoksa, orada Dünya birincisi utangaç bir KARLİSli var, nasıl başa çıkarım.
FIRINCI nın KIZI nın Karşıyaka Lisesi Maceraları:
Hani fotoğrafsız düz yazının bu kadar etkili olup kitleleri sürüklediği başka bir edebi baş yapıt varmıdır? bilmiyorum. Ama, tüm derslerimizden daha çok severdik bu düz yazı örneğini ve hergün ayrı bir heyecanla okurduk. Eminim, Enis AKDAĞ isimli araştırmacı arkadaşımızda resimli versiyonu da vardır. Yazışmalardan çıkardığım sonuç şu ki, Karşıyaka Lisesinde en fazla okunan kitap Fırıncının Kızı dır. Ne Cebir, ne Felsefe, ne Edebiyat, ne Tarih kitabı bu kadar büyük ilgi görmüştür.
SADIK HOCA mızı Rahmetle Anıyorum
Hocamı ayrıca bizim yüzme ajanlığımızı yaptığı ve taa Foça Festivallerine kadar geldiği için çok severdim. Hani 19 Mayıs tefrikaları vardı ya, bir tanesini de ben anlatayım. Yine beyaz atlet, siyah şortlu bir gösterimizde Sadık Hocam erkeklerin en önünde muhteşem bir resmi geçit adımıyla yürüyordu. Kendisini o kadar kaptırmıştı ki, arkadaki öğrenci gurubuyla mesafe önce 5 metreye, sonra 10 metreye ve 50 metreye kadar çıktı. Göz ucuyla arkayı kestikten ve de resmi geçitten sonra olanları "Bize Herşey Serbest Gurubunda" yazacağım. Bu yürüyüşte en ön sıradaki dönemin öğrencilerinin elleme mangal kömürü olmasının çok rolü vardı tabii ki. Bu kömür deyimini bilmeyenler, lütfen kömür satan bir yere sorsunlar.
Sevgili Sadık Hocam, bir dönem yüzme ajanlığı da yaptığı için kendisi ile ilgili anılar bizde de çok. Bir tanesi de Foça festivalinde yüzme yarışları esnasında idi. Yazmayım da merak edin.
SON SURVIVOR ERSİN DOĞER
20. yüzyıl Karşıyaka sında düzenlendiği tarihçilerle tarafından rivayet edilen ve kitabelere yazılan "Kır Koşuları" isimli yazıyı okudukça elim ayağım birbirine dolaştı geçen Pazar. Aman Tanrım! ne koşuymuş o öyle. Koşucular, başta İlhan İçerler, Mustafa Egesel, rahmetli Behül Altıntaş olmak üzere ne zorluklara katlanmışlar. Yamanlar Oros....unun"Oros un anlamı geçen hafta açıklanmıştı" Karşıyaka Liseliler haricinde hiç kimse tarafından bilinmeyen arka taraflarına çıkan atletler açlıkla, güneşle ve her türlü doğa koşulu ile boğuşurlarmış. Hatta atletler arasına sızan ünlü Karşıyaka Lisesi Tarihçisi Ersin Doğer kendisine verilen ağaç kabukları ile hayatta kalmayı başarabilmiş. Yazar, araya çeşme başındaki güzel kızları da eklemiş romanına. Çeşme başındaki kızlardan birer tez hazırlamasını isteyerek dönüşe geçmişler. Babasından para istemeye utandığı için KARLİS ten isteyen ve hiç değilse bir gevrek ile LIMOS u "açlık tanrısı olan avrat" susturmaya çalışan Survivor Ersin in eve varana kadar ben ölüp ölüp dirildim. Bir kır koşusu böylemi sürükleyici bir roman havasında anlatılır. Bence ne Derya Büyükuncu ne Nihat Doğan, yeni survivor ımız bundan böyle Ersin Hocadır.
CEMRE DÜŞTÜ!!!
KARLİS yazışma gurubumuzda Uğur Sözen "Cemre Düştü" diye bir yazı görmüş. Beni aradı geçenlerde, "Mustafacım yaa, hangi arkadaşın yazdığını unuttum, ayıpta oldu. Cemre düşmüş, inşallah bir kırık çıkık filan yoktur. Benim adıma Cemre ye bir geçmiş olsun diye yazıversene" diye. Ben de yazıyorum. "Geçmiş olsun"
Sizden ricam ikinci ve üçüncü Cemre nin düştüğünü hatta nerelere düştüğünü filan yazmayın hiç. Aklı daha fazla karışmasın arkadaşımın.
TFF BAŞKANLIĞI HAYIRLI OLSUN
Hemen herkes tarafından biliniyor ki artık yeni Futbol Federasyonu Başkanımız, Yıldırım Demirören. Gel de bu ülkede mizah yazma şimdi. Yıldırım Demirören Beşiktaş ta o kadar başarılı oldu ki biraz da ülke geneline taşınması iyi olur bilgi birikiminin. Milli takımın başına bir süre sonra Del Bosque yi getirirse sevincim bir kat daha artacaktır. Ne de olsa Beşiktaş tan 10 milyon dolar gibi bir alacağı söz konusu. Gelsin ülkemize 2 sene sonra 20 milyon Dolar alsın. Milli takımımızda Asya Liginde final four a kalsın.
Başkanlığı süresince, Beşiktaşın 480 milyon Dolara ulaşan borçlarının sıfırlanabileceği, Şike soruşturmalarında ise yargılanan tüm takım ve oyuncuların aklanacağı, asıl suçluların Erman Toroğlu, Aziz Kocaoğlu, Ersin Doğer ve İsmet İnönü olduğu gerçeğinin ortaya çıkacağını tahmin ediyorum. Ülkemize hayırlı uğurlu olsun.
Şimdi benim için "bu herif deli mi ne?" diye düşünenlere peşinen teşekkür etmek istiyorum.
Çünkü "Deli" ön ekinin iyi bir anlamı olduğunu geçen Pazar günü Ersinden öğrendim.
Bakalım önümüzdeki Pazar daha neler öğreneceğiz.
İmza: Öğrenci Mustafa
PERŞEMBE YAZISI – 29.02.2012
Arkadaşlar Ersin in verdiği gazla birşeyler karalayım dedim bu haftada. Ancaakk Ersin deki moral bozukluğunu bir an önce atlatabilmek için çıtayı biraz aşağı çekeceğim. Baştan söyleyeyim, tırnak içindeki kısımlar Erkan Atik in bilgisayarında yazılmıştır.
HOŞGELDİN SERDAR FIRTINA
Serdarcım senin de içinde bulunduğun KARLİS bir alem gurup. Levent, Şirin, Erkan, Fırat gibi ciddi, akıllı, uslu mezunlarımız olduğu gibi Perşembe ve Pazarları yazan iki adet cins arkadaş ta var. Bilgisayarın sayesinde sadece yazma olayını gerçekleştiriyorsan mesele yok. Ama bir de okuma olayını da gerçekleştiriyorsan o zaman bu yazılara alışman biraz zaman alabilir. "Nasıl olurda bu iki kişi bizim okuldan çıkmış" diye şaşırabilirsin önceleri ama çabuk geçer, aldırma. Çok çeşitli görüşlerin olduğu ancak Atatürkçülük konusunda tek görüşün olduğu KARLİS e hoşgeldin. "Nasılda büyük laf ettim ama değil mi Serdar"
İKİ ÖNEMLİ DAVET
Arkadaşlar, sizleri korkmadan, cesaretle 2 ayrı etkinliğe davet ediyorum. İkisi de Mavişehir Arena da, yani burnumuzun dibinde. İkisi de voleybol maçı. Şimdi "Amannn gene sporla ilgiliymiş" diye paragrafı bile okumadan geçecek arkadaşlar olabilir ama bir kere de kulak verin.
Bir tanesi bugün: ARKAS ile LOKOMOTİV takımı voleybolun Avrupa şampiyonlar ligi sayılan kupada dışarıda 3-0 yenildiği maça saat 19:00 da çıkıyor. Kural gereği yenmesi yeterli. O zaman 15 sayılık son bir set ile devam edip tur atlayan belli oluyor. Biliyorsunuz, Universiad ta Milli takımımız Japonyayı Arenada yenmişti. ARKAS ta 3 yıl önce ARENA da Final Four da şampiyon olmuştu. Nasıl oluyor bu ? Eeee orası Arena, Karşıyakanın dillere destan seyircisini arkasına alan birazda gücü varsa, herşeyi yapar. Çoluk, çocuk buluşalım orada. KARLİS ten Cengiz Kanat saat 18:30 da orada olacak ve davetiye dağıtacakmış. Herkeste Cengiz in mail adresi var. İsterseniz yazın kendisine. Ben, çok zevkli bir maç olacağına inanıyorum. Haa, maçın 2 saatten kısa süreceğini de zannetmiyorum, ona göre yapın yemek planlarınızı.
İkinci ve çok önemli davet ise yine voleybol maçı için. Bu sefer, Karşıyaka mızın gurup lideri kızları Pazar günü saat 13:00 de yine Arena Spor Salonunda ilk yarı yenildiği Çerkezköy ile oynayacak ve bu kez yenecek. Sevgili Müjdat Bilgiç yazıp duruyor"İlk yarıda dolu protokol ve sakallı seyircilerinin aşırı küfürlü tezahüratlarıyla bizi yendiler orada. Çok yalnız hissettik kendimizi. Ama bu kez daha güçlüyüz ve sahamızdayız"diye. Tek tek okulları dolaşıyor, çağrıda bulunuyor. Hani yılda bir kez Bayan voleyboluna da gidelim diyorsanız, işte o maç bu maç. iyi hoş ama bu Pazar saat 13:00 de Arena da olmak ta var ya hayatta.
Ayrıca, Metin Ceyhan Hocam, bir hutbesinde diyor ki "Çeşitli hadislerde de belirtildiği gibi, bu maça gelmenin Perşembe ve Pazar Yazısı yazmak kadar, Chocalate Cafede bilgisayar öğrenmek, doğum günü düzenlemek kadar, Okulumuzu ve Öğretmenlerimizi ziyaret kadar, şiir yazmak, fotoğraf çekmek katkı koymak kadar, Dem Akademisi kadar, park, sokak açılışlarında katılmak kadar, sevabı vardır".
KORKARAK ÖNERİ
Sevgili Cem arkadaşımız bi dönem uyuyor uyuyor, sonra birden silkeleniyor vede silkeliyor. 19 Mayıs için süper bir öneri yapmış. Yanlış anlamadıysam, 29 Ekimi Van depremi ve şehitlerimiz gerekçesi ile kutlatmayan, şimdi önündeki engellerden 19 Mayısı da çaktırmadan kaldırmak isteyen yasakçı zihniyete karşı "19 Mayıs günü aynı saatte siyah şort, beyaz atletlerimizle Zübeyde Hanım Parkında olalım, kısa bir yürüyüş yapalım" teklifinde bulunmuş.
Bu konuda ben de görüşlerimi bildireyim izninizle.
Şimdi arkadaşlar, böylesi eylemlerin yığınsal(olabildiğince kalabalık) ve düzenli olması gerekir kanımca. Oraya çağrı yapıldığında değişik renkten alt eşofman ya da şort ve üst atlet ile gelinirse hoş olmayan bir görüntü ortaya çıkar. Bu görüntü de bazı çevrelerce kullanılır. Ancak, erkekler ve bayanlar eski 19 Mayıs ruhuna uygun tek bir kıyafetle katılırsa hoş bir görüntü oluşur. Bu, becerilebilinir mi bilemiyorum. Bir de bu eylem korsan eylem olmıyacak herhalde. O nedenle bir izin gerekirmi? Ayrıca yine 19 Mayıs için, Belediyenin, okulların, kitle örgütlerinin düşünceleri neler? Öğrenmek gerekir diye düşünüyorum.
Yukarıda yazdıklarımdan sonra artık gurubumuzun yeni Necat Abisi benim. Duyurulur.
YARIM KALAN YAZILAR FURYASI
Sevgili Ersin Doğer, Metin Ceyhan Hocamızı örnek almak istemiş. Hangi yönden mi? Hani Pazar yazısını yarım bırakmıştı ya, hah hemencecik Ersin de taklit edecek Hocamı. Yazısını yarım bırakmak istiyormuş. Torun gelecek diye sen torbayı Tansaşta unut. Sonrada yaşlılığa bağla. Buna en çok Erdal Önal kızar bilesin.
Nedir arkadaşlar bu yazıyı yarım bırakma meselesi yaa. "Yarım kalan yazılar yarım kalan aşklar gibidir". Erkan Başkanımız örnek alınarak mor ile yazılmış olan yazıyı birisi tamamlasın lütfen.
Başlanılan iş tamamlanmalıdır. Tabii ki zevkle başlandıysa. Sen şimdi zevkin için bir şeye başla. İlerle, ilerle, zevkten adeta dörtköşe olmaya başla. Sonra, tam yarısına...................
EN MÜCADELECİ ESKİ ÖĞRENCİ YARIŞMASI
Bu yarışmayı çok tuttum ben. Özellikle ödül bölümünü. Hani, Rus turistlerin yoğun olduğu dönemde tek kişi gidilen otelde konaklama bölümü vardı ya, hahhh işte o bölümünü. Yalnız korkarım Fırat yarışmayı kazananı "Hoşgeldin Dedemiz"yazılı pankartla ve odamıza konulan bir bastonla karşılayacaktır. Çünkü ödülü kazanmaya aday arkadaşların nüfus cüzdanlarında Bindokuzyüzlü rakkamlar yerine binüçyüzlü rakkamlar yazıyor.
1368 li Uğur Sözen ile 1952 li bendeniz hergün Çamlık üzerinden, istasyon, tren yolu kenarı, çocuk esirgeme kurumu bahçesi güzergahını takiben bisikletle lisemize gider gelirdik. Bisikletin ön kadrosunda genellikle Uğur oturduğu için, bence en çilekeş öğrenci ödülüne adaydır. Her yolculuğun sonunda poposunda silindirik bir iz oluşurdu. Bilmiyorum daha mücadeleci öğrenci çıkacak mı aramızdan?
Onun içindir ki benim adayım, kadroda seyahat eden Uğurdur.
TARİHTE BUGÜN KÖŞESİ: 1 Mart 1957 İlk DEM Akademisi Kuruldu
Aslında her hafta birde Tarihte Bugün diye bir köşe koymalıyız. Ben, bir ilki gerçekleştireyim dedim. babamın biyografisini araştırırken 1 Mart 1957 de yani 55 yıl önce bugün ilk Dem Akademisi nin Babam, Yüksel İzmirli ve istasyon arkasındaki Berber Erol tarafından kurulduğunu öğrendim. Yeride yine istasyon arkasındaki BESO nun olduğu mekanmış. Yücel İzmirli Hocamız nasıl ki Karşıyaka Lisesi tarihini olabildiğince eskiliğini kanıtlıyorsa ben de topluma faydalı bir bilgi olsun diye bu araştırmayı yaptım. Ancak, konu ile ilgili bilgilere ve belgelere de açığım hani. Belge olmazsa anı da olabilir.
EN KÜLTÜRLÜ SANATÇIMIZ
Hani, her konuda "En" leri seçiyoruz ya, okuduğum bir haber üzerine ben de ülkemizdeki En Kültürlü Sanatçı olarak, Demet Akalın ı seçiyorum. Haberde, gittiği filmin siyah beyaz ve diyalogsuz olması nedeniyle sinemadan çıkmak isteyen, üstelik bununla da yetinmeyerek tam bir gerçek üretici olarak hakkını arayarak, biletin parasını geri isteyen Demet Akalın dan söz ediyordu. Kendisini bütün kalbimle kutlamak istedim o anda. Hatta ayrıca "En Kültürlü Sanatçı" adı altında bir de ödülü hak etmiş diye düşündüm. Ödülün ne olması gerektiği konusunda fikir yürütenler, önerilerini sunabilirler. Serdar Göv değerlendirir.
Yalnız, anlayamadığım şey ne biliyormusunuz? "Artist" adlı bu filme kalkıp bir de Oscar vermişler. Ne günlere kaldık yarabbim. Metin Hocam, sen aklıma mukayyet ol!
İmza: Yarım Mustafa
PERŞEMBE YAZISI "Mübalağa sanatından örnekler"
08.03.2012
Öncelikle tüm KARLİS lilerin Dünya Böbrek Gününü Kutluyorum."Bakın hiçbir ayırım yok"
Başak Kuru, Elçin Kaya, Gülin Topaç, Pınar Atik, Melda Ok, Şirin Yörük, Firdevs Mutlu, Gülsen Hocam, Reyhan Hocam, yaşayan tüm bayan öğretmenlerimiz, Gülşah İnallez, Figen Erdemirbaş, Gülay Öztüre, adlarını hatırlayamadıklarım, arkadaşım Uğur, hepinizin Dünya Kadınlar Gününü kutlarım."Burada Pozitif ayırım var."
Ben, Ersin Doğer in yazılarını en az 3 kez okuyorum. Neden?
Nereden, ne çıkarırım diye didik didik ediyorum da ondan. Onun için sizlere de önerim bu yazıyı en az 3 kez okumanız ve cımbızla bulup birşeyler çıkarmanızdır.
Şu son bir haftada o kadar çok şey yaşandı ki, Hangi birine dokunayım.
Önce Pazar Musahabesindeki önemli bir iki konuya ekleme yapalım.
DÜNYA KADINLAR HAFTASINDA METİN CEYHAN HOCAMIZI TATMİN ETME KONUSU:
Eğer ki Ersin in yazısını 3 kez okuduysanız hemen anımsayacaksınızdır. Ersin"Metin Ceyhan ı Nasıl tatmin edeceğimi şaşırdım" diye yazmış. Tööbe tööbe, Nasıl olur da daha bir hafta önce benim yazdığım "Bu yıl Şubat 29 çekiyor" konulu makalem hatırlanmadan, hemen önerge vererek günleri birer atlatalım teklifinde bulunulur. Sevgili Hocamın Dünya kadınlar gününü 9 Mart olarak açıklamasından daha doğal ne olabilir ki? Zaten seçilmişlerimiz 29 Ekim i depremdi, şehitlerdi diye kutlatmadılar. Bu yıl da Şubat 29 çekiyor diye, 23 Nisan ı 24 Nisan a alalım, sonra 30 Ağustosu 31 Ağustosa kaydıralım. Eee, Cem Yurtsev bunları duyarda boş dururmu? 19 Mayıs 2012 programını 1 yıl öteleyiverir. Yok öyle yağma. Aynı kıyafetle gelmemiz onaylanırsa, bu yıl oradayız Cem. "Hani beyaz atlet ve tek tip alt" veya normal giysilerimizle.Heyyy, bir sorum daha var! Erkek erkeğe mi olacağız? Yoksa hanımlar da olacak mı? Olursa kıyafetleri nasıl olacak. Bakın düzgün bir görüntü veremezsek bu kez Gençlik haftasında Ersin in tatmin edeceği kişi sayısı çok artar.
MÜJDE MÜJDE! KOMŞUMUZ YUNANİSTAN KRİZDEN ÇIKTI
4 Aralık gecesi Yunanistandaki Sakız adasının krizden çıktığı haberini aldık. Hemde KARLİS sayesinde. KARLİS in iki güzide evladı Tayfun Çağlayan ile Ersin Doğer kendilerini bu uğurda feda etmişler ve Chios ta güzeeell bir Rebetiko gecesi geçirmişler.
Daha önceleri farklı yöntemlerle kendilerini feda eden arkadaşlarımız "Kimisi tez kontrolleri ile, kimisi de yılbaşında servis çalışanlarına siyah Penti çorap alarak" bu kez Sakız adasını seçmişler. Üstelik gecenin 03:00 ünde cep telefonuma ekteki fotoğrafı da göndererek beni de kahretmişlerdir.
Hatırlarsanız Pazar yazarı geçen hafta geçmişte Yunan tavernalarında içip içip hatunların küfelik olmasını beklediklerini yazmıştı. Bana iletildiğine göre ekteki fotoğraftaki arka plandaki bayan, ön planda bekleyen iki şüpheli şahıstan kuşkulandığı için küfeye girmemek için sabaha kadar şarkı söylemiş tavernada. Bu arada ertesi gün bizim lise yıllarındaki 19 Mayıs kıyafetlerimizle sakız adasından tekneye binen arkadaşlarımız çeşmede kahraman gibi karşılanmışlar. "Serdar Göv, son cümleden yola çıkarak tekneye biniş ve karşılanış konusuna kafa yormaya başlamıştır bile"
RIZA ÖZKILIÇ HANDE ATAİZİ nin EVLİLİK PROGRAMINA KATILIYOR:
"Gelmeyenler, alınmasın ama çatlasın". Rıza bir çağrı yaptı. 500 kişi olduk."Mübalağa sanatından örnekler I". Bizi Chocalate Cafe almadı. Hocalarımız, Müdürlerimiz, Başkanımız, Abilerimiz, Küçüklerimiz, Mezar kazıcımız ve ÜNLÜ YAZARIMIZ, bayanlı erkekli oradaydık. En çok alkışı ünlü yazarımız almasın diye ortalığı örgütleyen arkeoloğumuza rağmen yazarımız kapıda görüldüğünde yer yerinden oynadı.."Mübalağa sanatından örnekler II"
Masalar donatılmış, hazirun yerini almıştı. Metin Ceyhan Hocamız bir hafta boyunca kadınlarla ilgilendiğinden katılamadı günümüze. Ancak toplantıya ilettiği bildirgeyi alkışlar arasında Ersin okudu.
Ekteki ikinci fotoğrafta gördüğünüz gibi 6 D liler gene damgasını vurdu güne. Sakın Barbaros u görüpte "Nasıl olur da sizin sınıfta olur" diye düşünmeyin. Düşünce suçu olur. Çünkü Barbaros bizim 6 D nin Gençlik Örgütündendir.
Rıza yı yakışıklı, alçak gönüllü, bol paralı, içkisi, sigarası olmayan, renkli gözlü, mahcup, okumuş çocuk olarak gören Başkanımız Erkan Atik iki kadeh çaydan sonra tutturdu "Ben bu Rızayı evlendireceğim" diye. Takıldıkça takıldı Rıza ya. Sonunda bizim Rıza yı evlilik programlarında birinde paravanı açtırırken görürseniz şaşırmayın. Rızanın özelliklerini gördükten sonra bence, program sunucusu direk kendisi için teklif götürür Rızaya.
Not: Bereket Toplantıya gitmeden Uğur aradı beni. "Yaaa, biz bu toplantıya atlet, şort ve keslerle gidiyorduk değilmi?" diye sordu.
LEVENT ÇANAKKALELİOĞLU ve ELİNDEKİ ALTI BİLEZİK
Sevgili Cerrahımız Leventin "Şundan Bundan" isimli başyapıtını büyük bir keyifle okudum. Benden,Dünyanın en iyi yazarlarından biri anlamına gelen bir ifade kullanması ise bence çok gerçekçi ve tarafsız bir tanımlama idi. "Mübalağa sanatından örnekler III".
Levent gibi bir cerrahı transfer eden özel sağlık kuruluşunun ise henüz cerrahi ruhsat alamamış olması, bu ülkenin daha çook Aziz Nesinler çıkaracağına iyi bir örnektir. İki satır yazayım dedim Levente özelden, tuttum "Boşver, Senin elinde altı bilezik var" diye yazdım. İnşallah ilk karşılaşmamızda elinde neşter olmaz. Doğrusunu bilen varsa yazıversin lütfen.
Hekimlerin dediğine bir kulak verin yazısındaki MALPRAKTIS yöntemi ile gerçek ceza kesintisi ve maaş hesaplaması yöntemi ise Binom teoreminden sonra gördüğüm en zevkli hesaplama yöntemi idi.(Okumayan tembeller okusun).
VOLEYBOLDA ZİRVE YAPTIK
Universiad taki 2005 Ağustosunda izlediğim Türkiye-Japonya Finali, 3 yıl önceki Arkas'ın Polonya takımı ile oynadığı Avrupa Şampiyonluğu Finali ve en son Perşembe günü yine Arkas-Lokomotiv maçı ve ilk kez bir Türk takımının Şampiyonlar Liginde 4 lü finale kaldığı maç. Bu 3 maçı da yaşadım ya, valla şanslı sayıyorum kendimi. Tunç Özay Abimiz, Cengiz Kanat, Vehbi Moğol maçta gördüklerimdi. Eczacı Ufuk ta oradaydı."O da kim yaa diye hiç düşünmeyin çünkü tanımazsınız."
Lokomotiv takımı sahaya bir çıktı. Ana! Yeşil Kırmızı. Bir ısındım karşı takıma sormayın. Yanımdaki Cengiz Kanata da söyledim hatta.İlk iki set renklerinden ötürü karşı takımı tuttum, sırf bu nedenle adamlar bir anda 2- 0 öne geçtiler. "Mübalağa sanatından örnekler IV". Sonra birden ibre döndüverdi. Bir mücadeleki sormayın. 3 saat salondaydık. Keşke yetişkin bezi kullansaydım.
Hatırlarsanız, bir çağrı daha yapmıştım. Kızlarımızı ilk maçta küfür kıyametle 3 - 0 yenen Çerkezköy ile Pazar saat 13:00 te bekliyoruz demiştim. İsfendiyer Hocam, Kenan, Vehbi, Barbaros, Yüce İnsan ve Ben ailece olmak üzere 1,5 saati aşkın süre salondaydık. Sonunda çerkez ezmesi yapıp 3 -1 ile çıktık. Ahmet bey in tribünler arası protokole sataşması ayrı bir keyifti. Yanımızdaki dev adam Tevfik arkadaşımız ne zaman "Abi bu kızın servisleri süper, yada bu sayı bizim" gibi tahminlerde bulunsa hep tersi çıkınca Barbaros salonda "Hapşurmak yasak" diye anons yaptırdı. Allah korusun Tevfik, "Çok yaşa" der diye korkuyormuş.
İlle de Rıza gibi tonlarca pasta, börek mi dağıtmamız gerek yaa, gelip destek olunması için.
-- KARLİS in çok önemli değerlerinden biri olduğunu "Bir Rumeli Masalı" ile perçinleyen Firdevs Mutlu Hanım ı ayrıca gönülden kutluyorum. Bu konuda, Fırat, Erdal Abi, Timuçin Önoğur, Erkan ve birçok arkadaşımız öyle güzel şeyler yazmışlar ki, şimdi bu güzelliğe iki satırda ben yazsam desem sırıtacak. Ancak kutluyorum Firdevs Hanımı.
-- Ulucanlar cezaevi dizisi de gerçekten bizleri o günlere götürdü. Kayhan ın oralarda bulunduğunu yeni öğreniyoruz. Bir fırsatını bulursam mutlaka uzaktan yaşadığım o günlerdeki yaşananları canlandırmak için ziyaret edeceğim.
İmza : Mübalağa Mustafa
PERŞEMBE YAZISI- 15.03.2012
Geç oldu ama yine de bir şeyler yazdım. Ne de olsa sorumluluk.
ANTALYADA KONFERANSI BEN VEREYİM. GÖR GÜNÜNÜ.
Öncelikle her dakikası nakit olan bir prof a yapılan konuşmacımız ol teklifini yadırgadım. Şimdi çağırsak, bir konuşma yapsa, kendisine bir zarf sunmak gerekmez mi? Kim adına olacak? Karlis adına. Buyrun bakalım. Karlis i Tağyir, tebdil ve ilga etmekten, nereye? Antalya ya. Daha da ilerisi ıskata girecek. Neyse iyi ki faranjit gerekçesiyle kabul görmedi bu çağrı. Yoksa çatır çatır çatlayacaktım.
Bu arada gelecek ay Antalya da konferansı olan değerli arkadaşımı bir düşüncedir almış. Boş ver be kardeşim, eğer istemiyorsan Recep İvedik kılığına girer ben veririm konferansı. Senin adına tabii ki, yoksa kendi adımı kullanarak toplumda olumsuz bir yer edinmek istemem.
19 MAYIS 2013 KORKARAK 73. ÇAĞRI
Geçen hafta her günüm acaba Cem kardeşimin yaptığı 2014 ve 2015 çağrıları var mı? diyerek beklemeyle geçti. En son Kemeraltına dolaşmaya gittik Yüce İnsan ile. Soruyoruz dükkanlara, "beyaz atlet, siyah şort var mı?" diye. "Torununuz için mi" diyorlar. "Hayır, kendimiz için" cevabını verince bize çuval satılan yeri tarif ediyorlar. İçimden şu çuvalları kafalarınıza geçirirdim demek geçiyor ama adamlar Amerikalı değil. Ahmet öyle kızdı ki, şişkinliğini azaltmaya karar verdi ve "ilk iş olarak beni kilolu gösteren şu gazı atmam gerek" diye fısıldadı kulağıma.
KARLİSTE CİRİT ATAN ŞAİRLER
"Geçtiğimiz bütün bir haftayı şiir okuyarak geçirdim. Uzunca bir süredir bu kadar şiirsel bir tatmine ulaşmamıştım. Gurubumuza öyle bir öğretmen kardeşimiz geldi ki. Yazısını okumaktan, düşünmekten ve anlamaya çalışmaktan başka yazmaya bile fırsat bulamadım inanın. Ben, alışmışım fast food tarzındaki kendi yazılarıma ve de kazı yazılarına. Birden çarpıldım. Demek Karşıyaka Lisesinde öğretmen olmak böyle bir şeymiş. Kutluyorum Feda kardeşimi. Eğer ki Erkan ve Fırat ın yazıya yorumları olmasaydı halen düşünüyor olacaktım
"Karlis’de bunca şair cirit atarken, benim nacizane dizelerimi ve bu dizelerimin anlaşılmaması korkusu içinde onları açıklama gayretime gösterdikleri takdirleri gururlanarak okudum." şeklinde irade beyanında bulunan Ersin Doğer kardeşimi kutluyorum. Neden mi? Neden olacak, Karlis içersindeki şairlerin dizelerini okudukça bunu bir spor yarışması olan cirit atmayla özdeşleştirmiş. Kim ciriti daha uzağa atarsa birinciliğe yaklaşır ciritte biliyorsunuz. Bizde de şiir yazan arkadaşların ciritlerini daha uzağa atma çabalarını böylesi bir benzetmeyle özetlemiş. Nasıl olur da böyle bir benzetmeyi akıl etmiş rakibim yazar, doğrusu kıskandım.
KARLİS ZENGİNLEŞİYOR
Bu başlığı atarken inanın paralı, akçeli zenginlikten söz etmiyorum. İnsan kaynaklarından söz ediyorum. Son dönemlerde Ayhan Namlı ve Orhun Ağim in ağırlıklarını koyuşu, Ali, Özlem, Ahmet Apakların katılımı, Berk Ersöz, Feda Hocanın katkı koymaları zenginleşmemizin en önemli göstergeleri. Sanki özlenen bir gençlik aşısı gibi.
Ancaaak, "Yazılarınızı okuyorum" un bir adım ötesine geçerek katkıda bulunmalarını, çekinmeden yazmalarını dilerim. Yazılar, belgeler, anılar, şiirler, bilgilendirmeler çok güzel de bizim en çok ihtiyacımız olan şeyin ben mizah olduğunu düşünüyorum. Meselelere olabildiğince mizahi açıdan bakmaya çalışmalıyız. Elbette, Madımak Otelinde diri diri yakılan değerlerimizi ve sorumlularını asla unutmayalım, elbette Uğur Sözen in yaptıklarını unutmayalım, elbette şu anki Karşıyaka - Göztepe bölünmüşlüğünün temelinde 13. yüzyıldaki Saruhanoğulları-Aydınoğulları beyliklerinin olduğu spekülasyonunu iddia eden yazarlarımızı unutmayalım. Ama gene de biraz gülümsemeye ihtiyacımız olduğunu akıldan çıkarmayalım.
Her ne kadar Tuna nehri ve bir kolu olan Tuna çayı İzmir in tam ortasından ikiye bölmeye çalışsa da Saruhanoğlu Beyliği ile Aydınoğulları Beyliğini birleştiren Altınyol buna izin vermez.
DEM AKADEMİSİ ÖRGÜTLENİYOR
Başlığa bak, yazarını içeri at. Nasılsa 4 kişilik yer boşaldı ya, hahh işte Nedim Şener, Ahmet Şık ve diğer iki çıkanın yerine "Örgütlenme" sözcüğünü kullananı ve bunu yazı yoluyla yaymaya çalışanı tık içeri. Barbarosu da alırlarsa ikimiz 4 kişilik yeri doldururuz zaten. Asıl diyeceğim şu ki;
Dem Akademisi, 13. yüzyıl rektörünün çabalarıyla gençlik örgütlenmesi olan "Dem Genç" oluşumunu geçtiğimiz Pazar akşamı resmen ilan etmiş oldu. Çok da güzel eğlenmişler. Duyumlarıma göre Erkan Atik te "Acaba gecede uygunsuz bir şeyler oluyor mu?" diye eşsiz olarak gizlice geceye katılmış ve olanı biteni not etmiş. Saçlarına ak düşmemiş olan gençlik örgütlenmemiz, Dem Genç i kutluyorum,ancak ne de olsa gençlik örgütü olduğu için provokasyona gelerek hemen ikiye bölünmüşler. İçki içenler ve içki içmeyenler diye. Genç arkadaşlara tavsiyem aralarında bölünmesinler. Bölünme bir başladımı devam eder. Şimdi "İ. Dem Genç" gurubu"Lütfen buradaki ön İ ekini Melih Gökçek in önündeki İ ile karıştırmayın." yani içki içenler gurubu da yarın bir gün kendi aralarında şarap içenler, bira içenler, rakı içenler diye bölünebilirler. Sonra şarap içenler kırmızı yada beyaz içenler diye bölünebilir. Sonunda 45 tane fraksiyona kadar yolu var. Geçmişte bunu yaşadık. Haa bakın içmeyenlerin aralarında bölüneceklerini sanmıyorum. Çünkü onlar ileride Dem Akademisi yönetimini ele geçirmek için gizli gizli çalışmalara başlamışlardır bile.
Gelelim, Dem Genç in dışında kalan "Demdino" oluşumuna. Bu oluşum en fazla "Dinodem" diye ayrışabilir ki cilde zarar vermez.
Bu gurubun temel özelliği bol bol laf üretmektir. Sadece ağız yoluyla tatmini seçmişlerdir. Çarşı gurubu gibi her şeye karşıdırlar. "Şuraya gidelim... Olmaz, şöyle şöyle olur, bunu yapalım......olmaz, şu tip sakıncaları var, e peki o zaman şunu gerçekleştirelim....o da olmaz, sonunu düşündün mü sen" genellikle Demdino düşünme tarzıdır.
Dem Akademisinin yeni yeni "Demvet" ve "Demkad" oluşumları için taleplerin olduğunu duyuyorum. Veteranlarımıza ve Kadınlarımıza bu çalışmalarında başarılar dilerim.
TIP BAYRAMI
Arkadaşlarımızın bir bölümü halen Tıp Bayramını Doktor Bayramı zannetmekte. Sevgili Kamil Kumanlıoğlu nun mesajı bence yol gösterici olmuş. Bence insan sağlığı ile uğraşan herkesin, Doktorundan, eczacısına, teknisyenlerinden, biyoloğuna, hemşiresinden yardımcı personeline,idari personelinden Uğur a kadar"Hastasına kadar demek istedim" herkesin bayramıdır. Karlisimizde birçok sağlık emekçisi var. O nedenle ben de tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı nı Kutlamak isterim.
İmza: Ciritçi Mustafa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder